Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzün bu sene altıncısını düzenlediği, Terakki Birikimini Paylaşıyor Programı* içinde yer alan Edebiyat Sempozyumu, “Türk Dili Edebiyatı Derslerine Çevrim İçi Yaklaşımlar” temasıyla 2 Nisan Cumartesi günü gerçekleşti.
İstanbul’daki Türkçe, Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenlerinin çevrim içi ortamda buluştuğu bu sempozyumun içeriği etkileşimli şekilde metin yorumlama, sorgulama ve uygulamaya yönelikti.
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanımız Dilek Özçelengir’in açılış konuşmasıyla başlayan sempozyumda Turgay Fişekçi “Çağdaş Türk Şiirinin Evrelerine Kısa Bir Bakış’’, Prof. Dr. Oktay Yivli “Yazınsal Yapıtta Anlam”, Dr. Mahmut Babacan “Türk Dili ve Edebiyatı 2015 Ders Programının Getirdiği Yeniliklerin Sözlü İletişim Uygulamaları Bakımından Değerlendirilmesi ve Bazı Öneriler’’, Tolga Gümüşay “İstanbul-Fotoğraf-Öykü-Kareli Öyküler”, Gamze Coşkun “10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Dijital Araçlarla Tasarlanmış Bir Uygulama Örneği”, Zehra Tuygun Pehlivan “Türk Dili ve Edebiyatı Derslerinde Hibrit (Çevrim İçi ve Yüz Yüze) Eğitim Modeline Uygun Metin Analiz Ders Örneği, Prof. Dr. Baki Ayhan Asiltürk “Cumhuriyet Dönemi Türk Şiirinde Divan Geleneği’’ konulu bildiriler sundular.
Turgay Fişekçi, Türk şiirinin gelişim evrelerini değerlendirdikten sonra Çağdaş Türk şiirinin katmanlarını anlattı. Bu katmanlar içerisinde özellikle Nazım Hikmet’in öncü rolünden bahsetti. Avrupa’da bulunduğu zaman diliminde yeni şiir tarzlarını tanıdığı ve yeni şairleri de tanıdığını belirterek buradaki etkilenmelerin şiirinde başat unsurlar olduğunu aktardı. Özellikle Nazım Hikmet’in Mayakovski’nin şiir anlayışındaki kırık dize yapısından etkilenmesinin ve bunu Açların Gözbebekleri şiirinden başlayarak etkin bir şekilde kullanmasının Türk şiiri adına yepyeni bir başlangıcı ifade ettiğini belirtti. Garip şiirinin de Türk şiirinin çağdaşlaşma döneminde özel bir yeri olduğunu söyleyerek: “Sadece ‘nasır’ sözcüğünü geçirmek için bir şiir yazmıştır’’ söyleminde bulundu.
Prof. Dr. Oktay Yivli, yazınsal anlamı yakalamak için kuramsal bir çerçeve çizdi. Kuramsal açıdan metne bakmanın önemini aktardığı konuşmasında her kuramın bir anahtar olduğunu ve doğru kuramların eserlerdeki doğru anlamlara da ulaşmakta rehber olacağının altını çizdi. Yeni yüz yılla birlikte özellikle de Umberto Eco’nun getirdiği ‘’alımlama estetiği’’ vesilesiyle okurun da artık etkin bir rolü olduğunu ve metnin her okumada aslında yeniden yazıldığını belirtti.
Tolga Gümüşay, çekilen bir fotoğraf üzerine öykü yazmak konusunda konuştu. Öykü yazarken ilk cümleyi yazmanın zorluğundan bahsetti. Fotoğraflarda ise herkesin fotoğrafın aynı yerine bakmadığını dile getirdi. Çekilen fotoğrafta kimilerinin bir kediye kimilerinin terk edilmiş bir binaya yoğunlaştığını söyleyerek bu yüzden yazılan öykülerin de buna göre bir farklılık taşıdığını aktardı. Çok farklı zihin yapılarıyla karşılaşıldığı için tek bir yazma stilinin de bulunamayacağını ifade etti.
Dr. Mahmut Babacan, yeni müfredatta öğrencilerin iletişim becerilerini geliştirecek daha çok etkinlik ve konunun olduğunu belirtti. Özellikle de sempozyum, panel gibi türlerin yerine öğrencilerin günlük hayatta daha çok karşılaştıkları gezi, blog, haber gibi türlere öncelik verildiğini; bunun da oldukça olumlu bir gelişme olduğunu aktardı. Hazırlıksız ve hazırlıklı konuşma uygulamalarıyla birlikte öğrencilerin bu konudaki sözel becerilerinin arttığını ifade etti.
Prof. Dr. Baki Ayhan Asiltürk, Divan edebiyatının estetik bir edebiyat olduğunu ancak büyük bir edebiyat olamadığını söyleyerek bunu: ‘’Büyük edebiyat çağını yansıtır, çağının insanını yansıtır ancak divan edebiyatında böyle bir şey karşımıza çıkmıyor. Çok estetik bir edebiyat ama o gününün insanını yansıtmıyor.’’ argümanıyla ifade etti. Divan şiirinin yıkılmasının Tanzimat’la birlikte olduğu düşünülse o dönemlerde zaten divan şiirinin kendi kendini tüketmiş olduğunun altını çizdi. Cumhuriyet Dönemi ile de birlikte gelenekten yararlanan yaklaşımlar içinde divan şiirinin de yer edindiğini belirterek: “Cumhuriyet edebiyatı içerisinde Yahya Kemal Beyatlı’nın divan şiirinin etkilerini çok taşıdığı düşünülür ancak divan şiirinin o estetik duyarlılığını taşıyan ve bunu en çok anlayıp modernize eden Behçet Necatigil olmuştur.’’ saptamasını yaptı.
Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenimiz Gamze Coşkun, 10. Sınıf düzeyinde web 2.00 araçlarıyla zenginleştirilmiş bir ders planını sundu. 5 saat üzerinden planlanmış ders planının aşamalarını, içerik ve yöntem bilimsel olmak üzere iki başlık altında inceledi. İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı döneminden seçilmiş bir konu Kahoot’la da desteklendi. Coşkun, öğrencilerin yarışmaya dayalı web araçlarını kullanarak öğrenmeyi çok sevdiklerinin de altını çizdi.
Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenimiz Zehra Tuygun Pehlivan da hazırlık sınıfı düzeyindeki ders planıyla sempozyumda yer aldı. Bir metni Edpuzzle, Safeshare, Wordwall gibi araçlarla zenginleştirerek ders ortamına nasıl yaratıcı bir şekilde taşıdığını aktardı. Tuygun-Pehlivan, öğrencilerin metin analizindeki saptamaları ile Birleşmiş Milletler’in Küresel Amaçları başlıkları arasında bağ kurarak ilerlemenin analizlerine derin bir zenginlik kattığını vurguladı.
Sempozyum sonunda ise katılımcılarının mail adreslerine katılım sertifikası gönderildi.
*Terakki Birikimini Paylaşıyor, TERAKKİ’nin 1877’den beri oluşturduğu birikim, kültürel zenginlik, ilke ve aydınlığını gelecek kuşaklara taşımayı hedefleyen bir destek programıdır. Terakki Vakfı ve Okulları 2009 yılında hayata geçirdiği bu program desteğiyle bilim, kültür ve sanat alanlarında eğitim dünyasına ve çevresine katkıda bulunma sorumluluğunu yerine getiriyor. Bu program, Terakki Vakfı Okulları, çevre okullar ve sosyal sorumluluk taşıyan girişimlerle birlikte yapılan çalışmalarla gerçekleşiyor.