Karne Sonuçlarıyla Çocuk ve Aileler Nasıl Başa Çıkmalı?

2310

2013 – 2014 öğretim döneminin birinci yarıyılı 24 Ocak’ta sona erdi, Türkiye genelinde yaklaşık 17 Milyon öğrenci karne aldı. Karneler doğal olarak kimi çocuk için ailesine göstermekten gurur duyduğu bir övünç kaynağı, kimi çocuklar için ise kaygı ve stres yaratan üzücü bir durum olabiliyor.  Sonuçları açısından sevindirici de olsa üzücü de olsa karne almak çocuğun benlik algısını, ailesiyle ilişkilerini ve yakın çevresiyle iletişimini önemli ölçüde etkileyen bir durumdur.

Okulda başarısız olan çocukların büyük çoğunluğu dokunsal ya da kinestetik olmakta ve yaşadıkları başarısızlıklar karşısında da genelde ailelerini yanlarında değil karşılarında bulmaktalar. Bu durumda da anne-baba-çocuk ilişkisinin bozulmasına neden olmaktadır. Araştırmalar bir çocuğun akademik başarısını etkileyen pek çok değişkenin olduğunu söylüyor. Çocukların kişisel yeterlilikleri, yetkinlikleri, alışkanlıkları, öğrenme biçimleri, ilişkileri yönetme süreçleri, okul iklimi gibi pek çok şey çocuğun başarı ya da başarısızlığında rol oynuyor. Ancak bunlar içerisinde en etkili ve belirleyici olanı anne-baba tutumunun olduğu da biliniyor. Bu nedenle bu ilişkiyi güçlü tutmak önce anne-babaya düşmektedir.

Eğitim sistemimizde de ölçme ve değerlendirme uygulamalarımız maalesef başarısızlığa odaklı, çocuklara olumlu geri bildirim vermeyen, onların başardıklarına değil başaramadıklarına odaklanılan bir yapı var. Bu yaklaşım nedeniyle de çocuklar, önce anne-babalarına sonra öğretmenlerine, arkadaşlarına ve yakın çevresine neden başaramadıklarının hesabını vermek durumunda kalıyorlar.

Kırık notların düzeltilmesinde çocuğa yol gösterecek bir pusula,  bir kılavuz gerekir. Bu da evde aile, okulda öğretmendir.

Karne sonuçları aşağı yukarı her anne babanın bildiği çok da sürpriz olmayan sonuçlardır. Sonuçlar doğru okunduğunda ikinci dönem neler yapılması gerektiği konusunda hem çocuklar hem de anne-babalar doğru kararlar alabilirler. Unutulmamalı henüz birinci dönem yeni bitmiş ikinci dönem de henüz başlamamıştır.

Aslında karneyle ortaya çıkan sonuç var olan eksikliklerin neler olduğunu bize göstermektedir. Sonuç olumsuz da olsa bunu bir fırsata dönüştürmek ve yeni bir değerlendirme yapma şansı hala vardır. Tutum ve davranış değişikliği, yöntemsel farklılıklar, neyi farklı yaparsam sonuç değişir düşüncesi başarı getirebilir. Her gün baş ağrısı çeken birinin bu ağrıdan kurtulmak için aynı ilacı tekrar tekrar alması sorunu çözmez, sonuç vermeyen tutum ve davranışlar da hedefe götürmez.

Anne baba olarak kırık karne sonuçları nedeniyle çocuklara tatili zehir edecek yasaklar koymak, baskılar kurmak onlarla olan ilişkileri bozar. Çocuğa rağmen başarı ve çözüm de mümkün değildir. Bu nedenle ortak bir uzlaşı arayıp birlikte oturup belirli aralıklarla konuşmalar yapmak duygu paylaşımını artırdığı gibi başarısızlıkların nedenleri üzerinde uzlaşabilmek de mevcut sorunların çözümünü kolaylaştırır.

Bilinen ve teyit edilen aslında çocuğun potansiyelinin farkına varılması ve bu potansiyelin ortaya konması için izlenen yolların çeşitlendirilmesi ve zenginleştirilmesidir. Bu da ancak ailenin desteğiyle mümkün olabilir.

Çocuğun karnesindeki kırıklara yaşamdaki başarısının değil, okulda derslerine yeterli çalışmadığının bir göstergesi olarak bakabilen ve durumu bütünsel değerlendirmeyen bir yaklaşım çocuğun istediği desteği ve güveni verir.

Öğrenilmiş çaresizlik duygusu bu çocukların en fazla göze çarpan sorunlarıdır. Çocuklar ne yaparlarsa yapsınlar bazı derslerde hiç iyi not alamıyorlar ve bu eşiği hiç aşamıyorlardır. Çocuklar açıkça söylemeseler de zorlandıkları bu anlarda anne babalarından ya da öğretmenlerinden destek beklerler. Bu desteğin bir göstergesi anne-babanın daha yakın ilgisi ve okul öğretmenleriyle kurduğu dirsek temasının artmasıdır.

Çocuğa, elde edilen sonuç kadar gösterilen çabanın önemli olduğu mesajı da inanarak verilmelidir. Çocuğun iyi notların yanında zayıf notlar alabileceği ve bu durumun çalışarak düzletilebileceğini bilmek ve ona güvenildiğini göstermek önemlidir.

 

Çocuklar için;

Sonuç ne olursa olsun tatil bir dinlenme, yeniden düşünme ve karar alma zamanıdır, bunu iyi değerlendirmeliler. Bazen çok istemelerine ve çok çabalamalarına rağmen bazı dersleri başaramayabilirler. Gerçek başarı, elimizden gelenin en iyisini yapabilmek ve kendi içimizde gelişim gösterebilmektir.

Bu doğrultuda ikinci dönem için kendi yeteneklerine uygun gerçekçi hedeflerle, iyi bir planlama yapmalı ve zamanı iyi kullanabilmeyi başarmaları gerekir.

Motivasyonlarını yüksek tutmak, karnedeki kırıklara odaklanmadan ve gözleri korkmadan kendi öğrenme biçimlerine uygun bir ders çalışma planı hazırlamalılar.

Düzenli ve aralıklı konu tekrarları yapmak, çalışılacak konular uzun ise onu parçalara bölerek çalışmak, konu kısa ise de o konuyu da bütün olarak çalışmak akılda kalıcılığı artırır ve öğrenmeyi kolaylaştırır.

Ders çalışmak gibi ilgi çekmeyen, zor ve sıkıntılı işler hep ertelenir, ertelemek için de bahaneler üretilir. Ancak başarı için sistemli çalışmak gerekir.

Çalışma saatleri en iyi öğrenilen, dikkatin en iyi olduğu zamanlara göre ayarlanmalı ve saatlerce çalışmak yerine kısa aralıklarla mola vererek çalışılmalı.

Ders çalışma sırası da önemlidir. En verimli zamanda daha zorlanılan derslerin çalışılması, benzer derslerin arka arkaya çalışılmayarak araya farklı dersler konulması verimi artırır.

Son olarak bilimsel araştırmalar düzenli uykunun ve doğru beslenmenin öğrenmeyi ve öğrenilenleri kalıcı hale getirdiğini söylüyor, bu nedenle çocuklar hem beslenmelerine dikkat etmeliler hem de düzenli uyku almaya gayret etmeliler.

Alpaslan Dartan
Terakki Vakfı Okulları Rehberlik Uzmanı
İstanbul Türk PDR Derneği Başkanı