Kütüphaneler Haftası Şerefine Kütüphanecimiz Nurcan Zenginer’le Röportaj

2794

Sevgili Kadıköy Anneleri merhaba,

Yazılarımda çoğu kez oğlum İda’ya okuduğum kitapları çalıştığım okulun kütüphanesinden seçtiğimi anlatıyorum. Elbette oğlumun kendi kitaplığı var. Ancak kütüphaneden ödünç kitap almanın çocuğumun paylaşmak, mülkiyetsizlik gibi değerleri fark etmesi adına önemli olduğunu düşünüyorum.  Maalesef artık mahallelerde halk kütüphaneleri kalmadı ama okul kütüphaneleri onun hayatına girecek ve umarım yaşamının bir parçası olacak. Bu sıralar özel okulların okul tanıtım günleri başladı, pek çok aile okul telaşı içinde. Çocuklarına okul bakarken pek çok kriterin adı geçiyor ama okul kütüphaneniz var mı, okul kütüphaneniz nasıl işliyor? Gibi sorular nedense anne babaların pek aklına gelmiyor. Oysaki okuldaki en önemli öğrenme alanlarından biri kütüphanedir. Okul kütüphanelerinin fiziki ortamı, donanımı, atmosferi, kaynakları ve insan gücüyle yani okul kütüphanecileriyle çocuklarımızın hayatı anlamlandırma çabasında çok önemli bir yeri var. Bu nedenle bu ay sizler için Kütüphaneler Haftası şerefine Terakki Vakfı Okulları okul kütüphanecisi Nurcan Zenginer ile söyleştim. Kendisi de bir Kadıköy Annesi olan sevgili arkadaşım beni kırmadı yoğun okul zamanında sorularımı yanıtlandı. Keyifli okumalar dilerim.

H.G.: Sevgili Nurcan, kendini ve işini bize biraz anlatır mısın?

N.Z.: Merhaba Hafize. Öncelikle bu görüşme için onur duydum. Okul kütüphanelerini bir parça da olsa anlatabilme fırsatını yakaladığım için kendi adıma çok mutluyum. Sorularını keyifle cevaplandıracağım. Ben, İstanbul Üniversitesi “Kütüphanecilik” bölümünü bitirdikten sonra aynı üniversitede yüksek lisansımı yaptım. Okuldan mezun olduğumdan bu yana okul kütüphanecisi olarak severek ve isteyerek çalışıyorum. Son 15 yıldır Terakki Vakfı Okulları’nda görev yapıyorum. Okul kütüphanecisi olarak çok önemli bir misyonu üstlendiğimi düşünüyorum. Çünkü çocuklar aileleriyle birlikte evde edindikleri kitapla karşılaşma deneyiminden sonra ilk kütüphane deneyimlerini okul kütüphanesinde yaşıyorlar. Bu yüzden onların üzerinde bırakacağımız etki çok önemli bir yere sahip.

H.G.: Okul kütüphaneciliğinin diğer kütüphanecilikten farkı nedir?

N.Z.: Okul kütüphaneciliği, diğer alanlardaki kütüphanecilik mesleğinden biraz daha farklı. Kütüphanecilik mesleğine dair her şeyi yapabiliyorsunuz. Kataloglama, sınıflama, ödünç verme, bilgi hizmeti, bilgi okuryazarlığı, istatistiki veriler, sayım ve benzeri gibi her türlü mesleki işleri okul kütüphanecisi olarak yapıyoruz. Ancak bunların yanında öğrencilerde kitap okuma ve kütüphane kültürünün oluşmasına katkıda bulunuyoruz. Bizler öğrencilere kitap okumayı sevmeleri, devam ettirmeleri ve aktif kütüphane kullanıcıları olmaları konusunda çeşitli etkinlikler planlıyoruz ve yürütüyoruz. Kitapla çocuklar arasında bağ kuruyoruz.

H.G.: Okul kütüphaneleri, çocukların okuma kültürü kazanmasında nasıl bir rol üstleniyor?

N.Z.: IFLA/UNESCO Okul Kütüphanesi Rehberi’nde belirtilen misyon da tam bu sorunuzun cevabı belirtiliyor ve okul kütüphanesinin rolü çok iyi ifade ediliyor. Bu yüzden bu ifadeyi kullanmadan geçemeyeceğim. “Okul kütüphaneleri, giderek artan bilgi ve bilgiye dayalı günümüz toplumunda, işlevsel başarı için temel bilgi ve düşünceleri sağlar. Okul kütüphanesi, öğrencileri yaşam boyu öğrenme becerileriyle donatır ve onların hayallerini geliştirir. Böylelikle, onların sorumlu vatandaşlar olarak yaşamlarına devam etmelerini sağlar.” Bu misyon doğrultusunda okul kütüphanelerinin iyi kitapları (dil ve içerik bakımından) bünyelerinde bulundurmaları ve bu kitapları öğrencilerle buluşturmaları, okunmalarını ve kullanımlarını sağlamaları gerekmektedir.

H.G.: Sadece okuma kültürü kazanma konusunda değil çocukların hayatı anlamlandırması çabasında da okul kütüphanelerinin önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum. Öğrenme sorumluluğunun çocuğa verildiği, öğrenci merkezli bir yaklaşımda araştıran, sorgulayan, soru soran çocuklar yetiştirmek adına olmazsa olmazlardan. Sizler bu konuda neler yapıyorsunuz. Kütüphaneniz nasıl bir donanım, ortam ve imkânlara sahip?

N.Z.: Okul kütüphanelerinin amaçlarından biri de her bir bireyin birer bilgi okuryazarı olmasını sağlamaktır. Bu da yaşam boyu öğrenmeyi zorunlu kılar. Aslında araştıran-sorgulayan bir öğrenci profiliyle bunu gerçekleştirmek çok zor değil. Öğrenci zaten bunu öğrenmeye ve öğrendiklerini pekiştirmeye hazır. Okul kütüphanelerinin ve kütüphanecilerin yapması gereken tek şey öğrenciye bu ortamı sağlamak. Biz okul kütüphaneleri ve kütüphanecileri olarak öğrencinin küçük yaştan itibaren bilgi gereksinimlerini seçme, analiz etme, değerlendirme ve yazılı hale getirmelerinde yardımcı olmalı ve bunun yaşam boyu öğrenme alışkanlığına dönüşmesini sağlamalıyız. Böylece çocuk hayatı boyunca neyi, nerede, nasıl bulabileceğini bilecek ve bunu akademik dürüstlük çerçevesinde yazılı ya da sözlü olarak ifade edebilecek hale gelecektir. Okulumuzda bu konuda öğrencilerimize uzman kütüphaneciler tarafından eğitimini verdiğimiz derslerimiz mevcut. Birinci sınıftan beşinci sınıfa kadar kademeli olarak hazırlanmış bir program. Öğrencilerimiz ortaokula temel düzeyde araştırma yöntem ve tekniklerini öğrenerek, benimseyerek gitmektedirler.

H.G.: Peki, okul kütüphanesi olarak neler yapıyorsunuz? Ne tür etkinlikler gerçekleştiriyorsunuz?

N.Z.: Günümüzde öğrenciler teknolojiyi çok iyi takip ediyorlar. Dolayısıyla kütüphanelerin de teknolojiyle yarışmak yerine, teknolojiyi kütüphanenin içine alarak öğrencileri yakalaması gerektiğini düşünüyoruz. Bizler okul kütüphanecileri olarak, öğrenciyi kitaba ve kütüphaneye çekmek için kütüphane ortamında çeşitli dersler, atölye çalışmaları ve etkinlikler yapıyoruz. Öğrencilerin de işin içine katıldığı interaktif yazar/çizer söyleşileri ve atölye çalışmaları organize ediyoruz. Böylelikle öğrencilerin kitabını okudukları yazarlarla buluşturmayı hedefliyoruz. Öğrencilerin okudukları kitapların tiyatrolarını izlemelerini sağlıyoruz. “Masal ve Öykü Saatleri” düzenliyoruz. Öğrencilerin kütüphane ortamında keyifli zaman geçirmelerini sağlamak amacıyla onlara uygun seçtiğimiz masal ve öyküleri Türkçe ve İngilizce okuyoruz bazen de farklı kişiler tarafından okunmasını sağlıyoruz. Her sene Mayıs ayından “Kütüphane Şenliği” yapıyoruz. Bu şenliğin adına yakışır şekilde kitap stantları, sergiler, tiyatrolar, müzik dinletileri, masal anlatıcılığı atölyeleri gibi pek çok farklı etkinlik gerçekleştiriyoruz. En önemli etkinliklerimizden biri de, kütüphanemizin aktif kullanıcıları olan birinci sınıf öğrencilerimizin kütüphane kullanımlarını, ödünç kitap almalarını önemli ve özel hale getirmek için yaratıcı drama öğretmenimizle, yani seninle yaptığımız “Masal Kahramanları Toplantısı”. Bu toplantının ardından birinci sınıf öğrencilerimiz ilk ödünç kitaplarını almaya başlıyorlar. Tabii ki, kitaba yönelik gibi görünen bu etkinliklerde teknolojiyi de ihmal etmiyoruz. Yaptığımız bu etkinliklerde teknolojiden yararlanıyoruz. Kütüphanemize sağladığımız elektronik veri tabanları ve e-booklarla birlikte günceli yakalıyoruz. Öğrencilerimize 24 saat erişim sağlayabilecekleri elektronik bir kütüphane sunuyoruz. https://www.terakki.org.tr adresinden kütüphane butonuna tıklayarak veya http://library.terakki.org.tr adresinden kütüphanemizin web sayfasına erişebilirler.

H.G: Sen de bir annesin, bir zamanlar öğrencim olan oğlun Toprak tam bir kitap kurdu. Oğlunun okuma kültürü kazanması için neler yaptın? Hem bir anne hem de bir kütüphaneci olarak bizlere neler önerirsin?

N.Z.: Oğlum Toprak 10 yaşında. Toprak’ a ilk kitap okumaya başladığımda 3 aylık idi. Çevresindeki bazı nesnelere tepkiler vermeye başladığı anda, ben de yanına yatıp kitabımı okumaya başladım. Tabii ilk zamanlarda sadece kitabın resimlerini tanıtıyor, anlatıyordum. Kitaba dokunmasına, incelemesine izin veriyordum. Kısa zamanda Toprak bu duruma alıştı ve biz kitap okumadan uyuyamaz olduk. Kitap okumak, Toprak ve benim için birlikte geçirdiğimiz en özel ve değerli zamanlardan biri olmuştu. Toprak okumayı öğrendikten sonra kendi kitaplarını okumaya başladı. Ama ben ona zaman zaman kitap okumaya devam ediyorum. Bu onun da benim de hoşuma gidiyor. İkimiz de hala kitap okuma zamanını değerli buluyoruz. Kütüphaneci olarak Toprak’a zaman zaman kitap önerilerinde de bulundum. Bazen benim önerdiklerimi okudu, bazen hoşlanmadı, kendi seçtiğini ve istediğini okudu. Artık kendi kitaplarını kendi seçebiliyor, her zaman yanında bir kitabı vardır. Otobüste, vapurda her yerde, her fırsatta kitabını okuyabiliyor. Tabii bu durumu görmek beni çok mutlu ediyor. Çocuklarda okuma kültürünün oluşması için okul ve kütüphanelerden önce aileye büyük sorumluluk düşüyor. Biz anne babalar onlara kitap okumaktan vazgeçmemeliyiz, onları okumaları için her zaman teşvik etmeliyiz. Ama en önemlisi biz ebeveyn ve öğretmen olarak kitap, dergi, gazete okumalıyız ve okumaktan vazgeçmemeliyiz.

H.G: Şimdi senden küçük kitap kurtları için öneriler bekliyoruz. Bu sıralar “çocuklarınızın mutlaka okuması gereken kitaplar” listeleri etrafta dolaşıyor J Senin favori çocuk kitapların nelerdir?

N.Z.: “Çocuklarınızın mutlaka okuması gereken kitaplar” listelerini çok doğru bulmuyorum. Çünkü her kitap, her çocuğa aynı duyguları hissettirmez. Biz büyüklerin hissettiklerini hiç hissettirmez. Her kitabın bir mesaj içermesi de gerekmez. Dolayısıyla kendimizi bu tür listelerle sınırlandırmamalıyız diye düşünüyorum. Bence çocuk; kitapta onu çeken, eğlendiren bir yazı ya da resim bulabiliyorsa, kitabın okunması için yeterlidir. Çünkü çok fazla kitap okuyarak, tanıyarak, inceleyerek zamanla kitaplarda seçici davranmayı öğrenecekler ve okumak istedikleri kitapların hangileri olduğuna doğru karar verebileceklerdir. Benim favori çocuk kitaplarım diye sınırlandırmak ne kadar doğru olur bilmiyorum. Ama severek okuduğum birkaç kitaba örnek verebilirim; “Farklı Ama Aynı”, “Annemin Çantası”, “Köstebek Kuki”, “Yavru Ahtapot Olmak Çok Zor”, “Değnek Adam”, “Gergedanlar Krep Yemez”. Aynı zamanda Behiç Ak, Aytül Akal, Sevim Ak, Feridun Oral, Filiz Özdem, Tülin Kozikoğlu da kitaplarını beğendiğim yazarlardan.

H.G.: Saydığın kitaplardan “Köstebek Kuki” ve “Gergedanlar Krep Yemez” de oğlum İda’nın favori kitaplarından, bu yüzden İlk Kitaplığım köşemizin raflarında varlar. Dileyen anneler oradan okuyabilirler. Son olarak harika bir kütüphanede çalışıyorsun ama sana hayallerini sormak istiyorum. Nasıl bir okul kütüphanesi hayal ediyorsun? Sence bir öğrenme ortamı olarak okul kütüphaneleri yaşayan, devingen ve kitapların gizemli dünyasını öğrenciyle buluşturan mekânlar olarak nasıl çağa ayak uyduracaklar ve çocukların dünyasına dokunabilecekler?

N.Z.: Evet, gerçekten de harika bir kütüphanede çalışıyorum. Ben ve arkadaşlarım bir okul kütüphanesinde yapılabilecek her şeyi yapabiliyoruz. Okul kütüphanelerinin çağa ayak uydurabilmesi için, yeterli bütçeyle desteklenmesi ve kütüphanede alanında uzman kütüphanecilerin çalışması olmazsa olmazlardandır. Değişen eğitim yaklaşımlarına ve öğrenen profiline uygun olarak okul kütüphanelerinin de değişmesi gerekiyor. Çocukların kütüphaneye gelmesini sağlamak için ilgi çekici, farklı etkinlikler yapılmalı. Okul kütüphanelerinin eğitimin bir parçası olduğu asla unutulmamalı. Kütüphaneler öğrenme programlarının içinde her daim kullanılan, başvurulan bir yer olmalı. Teknolojik gelişmeler kütüphanenin içinde olmalı. Çocuklar okul kütüphanesine geldiği zaman bilgiyi farklı kaynaklardan bulmanın yanında, kütüphanede keyifli zaman geçirmeliler. Böylece çocuklar kütüphaneye isteyerek ve bilinçli olarak geleceklerdir. Bir okul kütüphanesi düşünün ki; raflarında kitapları var, ama tozlanmamış, (kullanılmış, okunmuş) kapısı kilitli değil, öğrencilerini araştırmalarında yönlendiren, onlara masallar, hikâyeler okuyan bir kütüphanecisi var. Bir okul kütüphanesi düşünün ki; kendisini sürekli güncelliyor.(Yeni çıkmış bir kitabı dahi kütüphanenin rafında görebiliyorsun) Bir okul kütüphanesi düşünün ki; ölmemiş, kullanılıyor, yaşıyor. J

H.G.: Sevgili Nurcan, Kadıköy Anneleri’ndeki İlk Kitaplığım köşemize konuk olduğun için çok teşekkür ederiz. Ayrıca okulumdaki tüm çocuklar ve oğlum için en çok da kendim için teşekkür ederim. Sen ve diğer arkadaşlarımız iyi ki varsınız! Sevgiler,

N.Z.: Ben de teşekkür ederim. Okul kütüphanelerine farklı bir bakış açısı getirebildiysem ne mutlu bana. Tabii yapılanların hepsi bir ekip çalışmasıdır. Tüm çalışma arkadaşlarımla birlikte organize ettiğimiz çalışmalardır. Buradan hepsine teşekkür ediyorum.

Hafize Güner
Yaratıcı Drama Öğretmeni
Özel Şişli Terakki İlköğretim Okulu

Bu röportaj kadıkoyanneleri.com web sitesinde yayımlanmıştır.