Beklenen Robotlar Nerde Kaldı?

3158

Büyük umutlarla beklediğimiz, işlerimizi hafifletecek, hayatımızı kolaylaştıracak robotlar teknolojinin baş döndürücü gelişimine rağmen hâlâ hayatımıza girebilmiş değil. Bilim kurgu filmlerinin vazgeçilmez kahramanları, robotları, çocukluğumuzdan beri televizyon ve sinemalarda seyrediyoruz. Ama ne yazık ki henüz evimizde hizmetçi bir robotumuz, işimizde yardımcı bir robotumuz yok.

Ay’a ayak basalı 44 yıl geçmiş. Salon büyüklüğündeki bilgisayarlar kol saati boyutlarına inmiş. Tırnak kadar yere milyarlarca transistör’ü, gigabayt’larca bilgiyi sığdırmışız ama evde bizi ütü derdinden kurtaracak bir robot bile yapamamışız. Peki; nerde kaldı bu robotlar? Günlük hayatımıza girmekte niye bu kadar geciktiler?

Fabrikalardaki robot işçiler
Aslında robotlar dolaylı da olsa günlük hayatımızdalar. Ama henüz bizim hayal ettiğimiz ve arzuladığımız gibi değil. Evimizde, işimizde, yollarda kullandığımız birçok şeyin üretiminde robotların büyük emeği var. Her geçen gün de üretimdeki payları artıyor. Bindiğimiz otomobilin, evdeki çamaşır makinesi, bulaşık makinesi gibi ev aletlerinin, ayrılamadığımız bir parçamız olan cep telefonlarının üretiminde robotların “alın teri” var.

Robotlar gece – gündüz demeden, bayram – seyran, tatil demeden çalışıyor. Bakım ve arızaları saymazsak 7/24, 365 gün çalışıyorlar. Ne zam istiyorlar ne de keyfim yok deyip işi asıyorlar. Kaliteden de kesinlikle ödün vermiyorlar. Her işi her zaman en iyi kalitede yapıyorlar, aynı işi milyonlarca kez tekrarlasalar da. Sayıları 1 milyonu bulan endüstriyel robotlar dediğimiz bu “işçiler”, filmlerde gördüğümüz robotlar gibi insana benzemiyor. Kimisi kol şeklinde olsa da iş alanına göre çok farklı kılıklarda olabiliyor. Önemli olan görevini en iyi biçimde gerçekleştirebileceği bir biçime sahip olmak. Endüstriyel robotlar üretimin her noktasında yer alabiliyor. Taşıma, dizme, montaj aklınıza ne gelirse birçok işin üstesinden gelebiliyorlar. Tabii bu fabrikalarda…

Robotlar için hayat zor
Robotları fabrikalardan dışarıya, hayatın içine çektiğinizde işler değişiyor. Kendi özel kontrollü alanlarında son derece rahat rahat işini yapan robotlar, bir ev ortamında veya sokakta aynı rahatlığı ve beceriyi gösteremiyor. Robotların “gerçek dünyada” var olabilmesi için çok daha fazla beceriye sahip olması gerekiyor. Hele de insansı özelliklere sahipseler, daha da fazlası gerekiyor.

Bunu izah etmek için Honda’nın insansı robotu ASIMO’nun hikayesi oldukça güzel bir örnek. Honda’nın robot bölümündeki mühendisler, 1986’da insansı bir robot için işe koyulduklarında ilk hedefleri insan gibi iki ayağı üzerinde yürüyebilen bir robot yapmaktı. İlk modeller sadece iki ayaktan oluşuyor ve üst gövdeleri bile yoktu. 5 yıl süren çalışmalardan sonra ancak kolay kolay devrilmeden yürüyebilen bir robot yapabildiler.

1993 yılında yürümeyi büyük ölçüde kolaylayınca gövde ve kollar eklendi. Honda’nın robotları 90’ların sonlarına doğru giderek gerçek bir insana benzemeye başladı. Yıl 2000 olunca bildiğimiz ASIMO’nun ilk modeli dünya ile tanıştırıldı. Çocuk boyutlarındaki bu robot; yürüyebiliyor, merdiven çıkıp – inebiliyor, kabaca tutabiliyor, konuşabiliyor, konuşulanları sınırlı da olsa anlayabiliyor ve de gördüklerini kısmen algılayabiliyordu.

2005 yılına gelindiğinde üretilen ikinci kuşak ASIMO modeli artık koşabiliyordu da. 2011 yılında dünyaya gelen üçüncü kuşak ASIMO daha da hızlı koşabiliyor, zıplayabiliyor, daha zorlu yol koşullarında dengesini kaybetmeden kolayca yürüyebiliyordu. ASIMO’nun fiziksel becerilerini sağlayabilmek için çok yüksek işlem kapasitesine sahip özel bir bilgisayar sistemi, büyük emeklerle geliştirilmiş ileri bir kontrol yazılımı ve toplam 57 adet özel elektrik motoru kullanılıyor. Boyu 130 cm, ağırlığı 48 kg olan ASIMO, bu donanımıyla 9 km hızla koşabiliyor.

ASIMO’nun yüksek geliştirme ve üretim maliyetlerini bir köşeye bırakıp, bunlar günlük hayat için yeterli mi diye soracak olursanız cevap maalesef hayır! Daha önümüzde çok iş var. Bir robotun günlük hayatta, hele de bir insan gibi var olabilmesi hem yazılım (özellikle kontrol ve yapay zeka) hem de donanım konusunda daha çok ilerlememiz gerekiyor. Uzaya birkaç astronotu göndermek başka, her isteyeni turist olarak götürmek başka…
Ev hizmetçisi robotlar
Robotların asıl kullanım alanı fabrikalar olsa da bizim beklentilerimiz daha çok evlerimizde kullanabileceğimiz robotlardan yana. Teknoloji sayesinde çamaşır ve bulaşık işleri oldukça kolaylaştı ama başta temizlik olmak üzere birçok alanda robotları kullanmak istiyoruz.

Evlere giren ilk temizlik robotu iRobot’un Roomba’ları oldu. Elektrik süpürgesinin işini üstlenen bu robotlar, yerlerdeki toz ve çöpleri temizliyor. Ülkemizde şimdilik çok az evde (tahminen 10 bin) olsa da ABD’de milyonlarcası iş başında. Hassas sensörleri ve akıllı hareket algoritma yazılımları sayesinde hiçbir yardıma ihtiyaç olmadan kendi kendilerine ev ve ofislerin zeminlerini oldukça sessizce temizleyebiliyorlar. Pillerini şarj etmek için şarj ünitelerine (“yuvalarına”) kendi kendilerine ulaşıp, şarj olabiliyorlar. Bizden sadece çöp haznelerini boşaltmamızı istiyorlar.

Robot elektrik süpürgelerinin ıslak zeminlerde çalışan, yıkayan / silen modelleri dışında havuzları temizleyen, yağmur oluklarındaki çöpleri temizleyen, çimleri biçen modelleri de yıllardır kullanılıyor. Ama henüz bunlar bizim için hiç tatmin edici değil. Ev ve ofislerde temizliği yapacak, yemekleri yapacak, bulaşıkları makineye koyacak, ortalığı derleyip toplayacak, çamaşırları makineye yıkattırıp ütüsünü yapacak robotlara daha çok yolumuz var.

Bu arada bir noktaya da parmak basmakta fayda var. Japonların robot çalışmalarına büyük önem vermesi sadece teknolojide liderlik etmek sebebiyle değil. Giderek uzayan insan ömrü ve azalan genç nüfus sonucu yaşlıların bakımı giderek önem kazanıyor (hele de Japonya’da). Bunun için en iyi çözüm bu işleri robotlara yaptırmak. Evde hayvan besleyenler için de robotların gelecekte çeşitli seçenekler sunacağını söylemeye gerek yok sanırım. Ev robot hayvanlarının ilk örneği Sony’nin Aibo’su yıllar önce satışa sunulmuştu. O zamanlar için oldukça becerikli bu robot hayvanın geliştirilmesi ve üretimi birkaç nesil devam etti. Fakat ne yazık ki Sony, mali olarak sıkışmaya başlayınca hem Aibo, hem de oldukça gelişmiş minik bir insansı robot olan Qrio projelerine son verdi.

Robot otomobiller çok yakında yollarda
Evimize, iş yerimize beklediğimiz robotlardan önce kendi kendine gidebilen robot otomobiller gelecek gibi görünüyor. Otomobillere kendi kendine park etme özelliği ekleneli yıllar oldu. Son yıllardaki teknolojik gelişmeler, DARPA’nın yarışması, otomotiv alanındaki teknolojik rekabet ve değişim süreci otomobillerin kendi kendilerine seyahat edebilir özelliklere sahip olmasının da önünü açtı.

Şu an itibariyle birçok büyük otomotiv üreticisi ve Google, kendi kendine gidebilen sürücüsüz otomobiller yapmış durumda. Robot özelliklere sahip bu teknoloji, önemli ölçüde de oturmuş durumda. Bu otomobillerin 2018 yılında satışa sunulması planlanıyor. Türkiye gibi yüksek standartlı(!) trafik koşullarına sahip olan ülkelerde bu araçların gelmesi biraz geç olsa da, birkaç yıl içerisinde otomobillerde büyük değişiklikler göreceğimiz aşikar.

Savaş robotları
Her ne kadar hoşumuza gitmese de bilimsel ve teknolojik araştırma – geliştirmelerin çoğunun önceliği askeri amaçlar. Devletler buna büyük bütçeler ayırıyor. Birçok önemli teknoloji, önce askeri amaçlar için sonra da zaman içinde sivil amaçlar için kullanıma sokuluyor.

Robotlar alanında da durum çok farklı değil. Robotik özelliklere sahip roketler uzun yıllardır birçok savaşta kullanıldı. Son yıllarda pilotsuz robot uçaklar keşif ve “yok etme” görevlerinde büyük bir gelişme gösterdi. Önce keşif ve bomba imha ile başlayan askeri “piyade” robotlarının görevi Talon adındaki robotla “ateş gücü” de kazandı.

Son yıllarda Boston Dynamics, ABD’nin DARPA (İleri Savunma Araştırma Projeleri Ajansı) fonlarıyla geleceğin robot savaşçıları geliştirdiği projelerde önemli gelişmeler gösterdi. Her türlü arazi şartlarında hiç zorlanmadan hareket eden ve şimdilik askeri yük taşıma amaçlı BigDog ve AlphaDog (LS3) ile son zamanlarda tanıtılan “robot asker” PETMAN, çok iddialı projeler. PETMAN’in video’sunu seyrettiğiniz zaman gerçekten ürperiyorsunuz.  Terminatör gibi olmasa da geleceğin “robot askeri” işte karşınızda…

[nggallery id=52]

Ziya Bahtiyar
Fen Projeleri Koordinatörü
Terakki Vakfı Okulları

Bu yazı 24 Eylül tarihinde www.bthaber.com adlı sitede yayımlanmıştır.