Tepeören Yerleşkemizde Asya Baykara (11 IB E) ve Levent Yerleşkemizde Nisan Yalaz, 23 Eylül Pazartesi günü iklim krizine dair bir konuşma yaptılar.
Tepeören Yerleşkemizde Asya Baykara’nın (11 IB E) konuşması:
“Sanayi Devrimi’nin yaşanmasıyla birlikte fosil yakıtların kullanımındaki artış karbondioksit oranında %40’lık bir artışa neden olmuş ve ormansızlaşmayla birlikte küresel ısınma etkilerini göstermeye başlamıştır. Küresel iklim değişikliğinin etkilerini artık yalnızca sıcaklık artışıyla değil kuraklık, seller, şiddetli kasırgalar, buzulların erimesi, okyanus ve deniz suyu seviyelerinin yükselmesi, okyanusların asit oranlarının artması gibi olaylarla yaşadığımız yıllarda bu durumun değişim değil bir kriz olduğunun bilincine varmamız gerekmektedir.
Dünyamızın geldiği ve gelebileceği durumları düşünmek ümitsiz gözükse de bu durum bizim temel motivasyon kaynağımız olmalıdır. Gelinen noktalara değil yeni nesillere bırakabileceğimiz sıfır karbon bir geleceği nasıl yapacağımıza odaklanarak yolumuza bilinçli ve daha emin adımlarla devam etmeliyiz. Aynı zamanda kendi tüketim alışkanlıklarımızla ilgili yeniliklere gidebiliriz. Elektrik, kağıt ve benzeri tüketimlerimizde daha dikkatli davranıp doğaya ve bizim dışımızdaki canlı hayatlarına saygılı yaklaşarak dünyayı dilediğimiz gibi yağmalayamayacağımızın bilincinde olmalıyız. Kendi ulaştığımız bilinci büyük kitlelerle sağlayarak yalnızca kendimizin değil kimsenin yağmalamasına müsaade etmemeli, sorunları görmemezlikten gelmemeliyiz.
Artık ertelenmesi veya görmezden gelinmesi mümkün olmayan bir küresel iklim kriziyle ilgili yapılabilecek bireysel davranışların yanı sıra toplum olarak da bilinçlenmeye başlamamız büyük önem taşımaktadır. Çünkü karbon salınımını ele aldığımızda bireysel değişimler ulaşmak istediğimiz hedefe büyük bir katkı sağlamamaktadır. Sürekli olarak bireylerin neler yapması gerektiğiyle ilgili propaganda yapılmasına karşın bireylerin onlarca yıl içinde yaptığını çok uluslu şirketler birkaç yılda yapmaktadır. Mevcut yaşam tarzımız düşünüldüğünde, sorunların nedenleri ve çözümleri bireylere indirgenmiş olsa da iklim krizi bireylerin tek başlarına yaptıkları değişimlerle çözebilecekleri bir durum olmaktan çıkmaktadır.
Dünya çapındaki aktivistler iklim krizine dikkat çekmek amacıyla kitlelere ulaşmak için farklı yollar izlemektedir. Çocuklarının yiyecek ve su kıtlığıyla yaşamasını istemeyen aktivistler doğum grevi yaparak, Greta Thumberg adlı genç aktivist katıldığı konferanslarda takındığı radikal tutumuyla ve insanlara çağrıda bulunduğu yürüyüşlerle krize dikkat çekmektedir. Yaşanılan çevresel sıkıntılara farklı yönlerden ilgi çekmeye çalışan protesto şekilleri büyük kitlelere ulaşarak farkındalığın artmasına yardımcı olmaktadır. İklim kriziyle baş etmek için bireysel yapabileceklerimizle birlikte çevremizde ve dünyada olup bitenlerin bilinciyle kitlesel hareketlerin de dahil olduğu çözüm önerilerine gitmeliyiz. Büyük insanlık ailesi olarak gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde şirketlere, devletlere ve devletlerarası örgütlere, dünyayı temiz ve yaşanabilir bir şekilde talep ettiğimizi bildirmeliyiz.”
Levent Yerleşkemizde Nisan Yalaz’ın (10 IB G) konuşması:
“Geçtiğimiz Perşembe günü düzenlediğimiz yürüyüşe gösterdiğiniz ilgi nedeniyle hepinize teşekkür ediyorum. Bu yürüyüşün nedenini biliyorsunuz, ama ben yine de tekrar edeyim: İklim Acil durumu, yani İklim Krizi. 20 Eylül, yani geçtiğimiz cuma, dünya çapında büyük bir yürüyüş düzenlendi, amacı da iklim krizi konusunda bir şeyler yapmaktı. Bu hareket diyor ki okullarınızda, iş yerlerinizde, gündem yapın, çevreyi nasıl koruyabileceğinizi tartışın. Bize yakın olan, yaşanabilecek bir gezegen yok; bu dünyanın, bu denizlerin, bu hayvanların, bu yaşamların eşi benzeri yok ve bunlar ne yazık ki kolaylıkla elimizden gidebilecek bir durumda.
23 Eylül günü, Birleşmiş Milletlerde bir iklim zirvesi düzenlenecek ve bu zirvenin tarihlerine göre 20 – 27 Eylül haftası yalnızca burada değil, tüm dünyada Küresel İklim Grevi ilan edildi. İklim grevlerine dünyanın birçok köşesinden şirketler, sendikalar, sanatçılar, siyasi partiler, bilim insanları ve öğrenciler destek vermek için harekete geçmiş durumda. Neden mi? Çünkü eğer önlem alınmazsa 12 yıl içinde atmosferdeki karbon oranı açısından geri dönülmez seviyeye ulaşacağız.
Biz de bu durumda sessiz kalamazdık. Burası, bizim evimiz ve hiçbir şeyin ya da hiç kimsenin ona zarar vermesine göz yummayacağız. Evimizde yangın çoktan başlamış durumda, söndürülemez hale gelmesini önlemeye çalışmaktan daha acil başka bir işimiz yok. İşte bu yüzden “İklim görevine hazırız”, bu yüzden “iklimi değil sistemi değiştir”mek için çabalıyoruz. Çünkü Gezegen B yok, çünkü evimiz yanıyor. Çünkü Dünya hepimiz, hepimiz Dünya için!
Bizim de burada yapabileceğimiz çok şey var. Terakkili öğrenci ve öğretmenler olarak kağıt ve tek kullanımlık plastik tüketimi konularında hassas davranıp, örneğin pet şişe yerine matara kullanabiliriz ve Terakki’de çevre bilincini geliştirebiliriz.”