Öğrencilerimiz Terakki’deki Basketbol ve Voleybol Deneyimlerine Dair Hissettiklerini Paylaştı

3100

Terakkili öğrenciler, Tuzla İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün Nisan ayında düzenlediği Basketbol ve Voleybol İlçe Birinciliği Yarışmalarına katıldı. Bu yarışmalar sonucunda Tepeören Yerleşkemizden ortaokul seviyesindeki Yıldız Kız Basketbol Takımımız Yıldızlar kategorisinde, lise seviyesindeki Genç Kız Voleybol Takımımız ise Gençler kategorisinde Tuzla İlçe 1.si oldu. Öğrencilerimiz elde ettikleri bu başarıların ardından, basketbol ve voleyboldaki ilk yıllarını hatırlayıp o zamandan bu yana geçirdikleri değişimi, gelişimi değerlendirdiler ve yaptıkları çalışmalar ile yaşadıkları deneyimler hakkında düşüncelerini şu sözlerle ifade ettiler:

 

Nehir Kale (7B)

“Aslında her şeyi en başından alabilirim. Yani 5 sene öncesinden. Ama galiba asıl hikâye basketbolun, bu sporun özünü kavramamla ilgili olmalı. Kazanmak bir yana, sahaya çıktığımızda nasıl bir takım olmayı öğrendiğimizi konu almalı. Bu anının temelleri geçen sene atıldı. Bir maça çıkmıştık. İyi bir performans göstermek için elimden geleni yapıyordum. Topu elimden kaçırmamak için bütün maç boyunca diken üstündeydim. Başka hiçbir şeye odaklı değildim, odağımda sadece top ve rakip takımın oyuncusu vardı. O maçı kaybettik. Neden olduğunu anlayamadım. Üstüne çok kafa yordum ama bir türlü çözemedim. Ta ki bu seneye kadar. Sahaya çıktığımda odağıma bütün maç girene kadar. Sadece benim elimdeki top değil, takım arkadaşımın elindeki top da dikkatimi çekinceye kadar. Sadece beni tutan rakip takım oyuncusuna karşı değil, takım arkadaşımı tutan rakip oyuncuya karşı da oynamaya başlayınca. İşte ben basketbolun özünü böyle çözdüm, böyle kazanan bir takımın parçası oldum. Bu anı canlanınca hep Beyhan öğretmenimle yaptığımız bu konuşma gelir aklıma:

-Biz ne zaman bir maçı kazanıp dönebileceğiz acaba?

-Takım olmayı öğrendiğinizde!

Galiba birileri işin özünü benden önce de biliyordu. Ama istediği kadar tekrarlasın, bizim kendimiz de anlamamız gerekiyordu. Bu maçtan sonra ben aslında bir takım çalışmasının ne anlama geldiğini, ne olduğunu daha iyi anladım. Bir takım çalışması, problemlere de maça da takımdaki her bir oyuncunun gözünden bakabilmekmiş, takım arkadaşlarınla birlik olmak demekmiş.”

 

Tuana Karadağ (7B)

“Ben küçüklükten beri her zaman basketbola ilgi duymuştum. İlkokul 3. sınıfta Terakki’ye geçmemle okul takımına alındım. İlk birkaç hafta çok hevesli olsam da sonradan başka insanların fikirleri yüzünden basketbolu bırakmaya karar vermiştim. Fakat sonradan Beyhan öğretmenim sayesinde diğerlerinin benim hakkında ne düşündüklerini umursamamayı ve kendi istediğimin peşinden koşmayı öğrendim. İlk maçlarımıza ben ortaokul 5. sınıftayken çıkmıştık. Halen o zamanlarda bir takım olmanın ve maçlara çıkmanın ciddiyetinde değildim. 6. sınıfa geldiğimde bir çarşamba günü antrenmanın sonunda hiç almadığım kadar büyük bir sorumluluk almıştım. Bir takımın kaptanı olmak…

İşte o gün basketbola hiç duymadığım kadar bir sevgi duymaya başlamıştım. Takım kavramının farkına varmaya başlamış, antrenmanların ciddiyetini sonunda anlamıştım. Yıl ortalarına doğru okul maçları başladı, kazandık, çok sevindik, okula dönerken şarkılar söyledik. Bir süre sonra birkaç mağlubiyetimiz oldu. Doğrusu motivasyonumuz çok düşmüştü. Ama biz o motivasyonu takım olarak geri getirdik. Birlikte hayatım boyunca hiç unutamayacağım anılarımız oldu. Bu sene de takımımızın minikleriyle ayrılmış olsak da diğer çok sevdiğim takım arkadaşlarım ve en sevdiğim öğretmenimle, küçük de olsa bir başarıya imza attık. Hayatımda karşılaşabileceğim en iyi öğretmenle ve takım arkadaşlarımla Terakki’de tanıştım. Şimdi Fenerbahçe Spor Kulübü’nün altyapısında oynuyorum. Basketbolun artık benim için sadece bir spor olduğunu düşünmüyorum, basketbol artık benim için bir yaşam tarzı.”

 

Elif Salimoğlu (7A)

“İlk basketbol antrenmanımdan bu güne tam olarak 3 yıl geçti. Her ne kadar bu süre bir spor dalında başarıya ulaşmak için çok kısa bir zaman olsa da bana çok şey kattı. Bu sayede daha özgüvenli ve disiplinli bir kişi haline geldim. Hata yapmaktan korkan bir kişiyken; artık yapmak istediğim şeyler için mücadele eden, ne kadar düşsem de her defasında kalkmayı becerebilen biri haline dönüştüm.

Bunların hepsi takım arkadaşlarım ve bizi bu günlere getiren, her kötü anımızda yanımızda olan antrenörümüz, öğretmenimiz sayesinde oldu. Bu süreç içinde kendimizi geliştirebilen ve birbirimiz için vazgeçilmez arkadaşlar haline geldik. Maç kazanmayı düşünmeden doğru basketbol oynamayı öğrendik. Bu oyunu bilen, çıktığımız maçlarda rakip güçlü olsa bile motivasyonumuzu bozmadan kazanan bir takım olmayı başardık. Ne zaman üzülsek veya pes etmeyi düşünsek bizim için rol model olan öğretmenimizin söylediklerini hatırlayıp örnek aldık.

‘Kaybedebiliriz önemli değil, ama sahadan çıkarken herkes sizi alkışlamalı. Bu takım doğru basketbol oynuyor ve davranışlarıyla örnek sporcular demeli!’

Ve Terakki forması altında okulumuzu, tüm arkadaşlarımızı, öğretmenlerimizi temsil ettik. Basketbolumuz ve davranışlarımızla bizi alkışladılar. İlçe şampiyonu olduk. Bizim için uzun olan bu yolda ilk hedefimize ulaştık. Daha çok yolumuz var, hedeflerimiz daha da büyüdü. Biz gerçek bir takım nasıl olunur gördük ve biliyoruz. Çalışmaktan vazgeçmeyeceğiz.”

Ceren Erzincan (7B)

“Ben basketbolu bildim bileli sevmiştim. Ancak Terakki’ye gelene kadar bir takıma girmeyi düşünmemiştim. Basketbola başlamak, hayatımdaki dönüm noktalarından biri oldu. Basketbol benim için çok daha fazlası. Kazanma sevinci, kaybetme üzüntüsü, heyecan ve hırs demek. Bazı zamanlar problemlerim doğal olarak oldu ama hiçbir zaman gerçekten pes etmeyi düşünmedim. Beyhan öğretmenim ve takım arkadaşlarım bana her koşulda destek oldu. Kamplarda, maçlarda beraberliğin, paylaşmanın, destek olmanın ve hatta beraber eğlenmenin keyfini çıkardık. Kazanmanın coşkusunu, kaybetmenin üzüntüsünü takım arkadaşlarım ve antrenörümle tek yürek olduğumuzda, mutluluğumuzun ne kadar arttığını, üzüntümüzün nasıl azaldığını gördük. İlçe şampiyonluğumuz da ne kadar doğru bir yolda ilerlediğimizin göstergesi oldu.

Teşekkür ederim okulum,
Teşekkür ederim antrenörüm,
Ve teşekkür ederim takım arkadaşlarım.”

 

Beril Alkan (8A)

“İlkokul 4. sınıftan beri basketbol oynuyorum. 4. sınıfın ilk başlarında, basketbol oynamaya başladığım ilk zamanlarda gerçekten çok zorlanıyordum fakat sevdiğim, zevk aldığım bir spor olması ve öğretmenlerimin, arkadaşlarımın desteğini de almamla gitgide daha iyi olmaya başladım. Şu an da ilk başta olduğum zamandan çok daha zevk alarak oynuyorum basketbolu. İlk başlarda belli hareketleri yapmakta çok zorlanıyordum fakat antrenmanlar ve sıkı bir tempoyla bu hareketler bana şu an çok kolay geliyor. Maçlara çıkarken ne kadar stres yapsam bile sahada en iyi şekilde oynamaya çalışıyorum. Takımımızla birlikte hareket ediyor ve elimizden ne geliyorsa sahaya yansıtmaya çalışıyoruz. Umarım ileriki zamanlarda çok daha iyi yerlere gelebilirim.”

 

Azra Nur Tuncer (8C) 

“2014 yılından beri basketbol okul takımındayım. Hayatımda verdiğim önemli kararlardan biriydi ve hayatımı olumlu yönde çok etkiledi. Sporla beraber edindiğim disiplin ve ciddiyet maçlarda kendini gösterdi. Başarısızlıklarla sonuçlanan maçlarım olmasına rağmen pes etmeyip devam etmemin sonucunda bu sene okulumuzu temsilen katıldığımız maçı yendik. Bu başarı tabi ki de öğretmenimiz sayesinde gerçekleşti. Bizleri destekleyip hiç pes etmememizi sağladı. Bunun sonucunda da hiç unutamayacağımız anılar elde ettik.”

Cansu Köseoğlu (10A)

“Öncelikle takım kaptanı olarak ilçe şampiyonu olduğumuz için çok mutlu ve gururluyum. Şampiyon olmamızın en büyük nedenlerinden biri maç haftasında herkesin tam anlamıyla maçlara odaklanmış olmasıdır. Diğer okullarla olan maçlarımızı elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışarak ve yaparak, kazandık. İkincisi, maçlar boyunca takım içi birbirimize desteğimizi hiç bırakmadık, hata yapana kızmadık, kaybettiğimiz her sayının ardından bir sonraki sayıyı almaya odaklandık ve setler, maçlar kazandık. 

Emeği geçen öğretmenlere, antrenörümüz ve tüm takım arkadaşlarıma teşekkür eder ve hepsini tebrik ederim.”

 

Dilan Polat (9C)

“Bu sene kazandığımız ilçe birinciliğinin bireysel olarak kazanma sevincinden çok daha ötede olduğunu hissediyorum. Hazırlıkla beraber bu okulda ikinci senem doluyor ve okulun geçen sene ilk mezunlarını verdiğini düşünürsek voleybolcuların hepsini tanıyorum. Takımımızda yetenekli sporcular olmakla beraber bu galibiyetinin nedeninin yetenek olmadığı bariz. Tabii ki hepimiz yetenekliyiz ama asıl neden “çok çalışma”. Takım arkadaşlarım kendi spor kulüplerinden vakit buldukları zamanları sosyal olarak kendilerini doyurmakla değil, okulda kalarak çalışmaya verdi. Bunun sonucunda iyi bir sonuç almak son derece gerekliydi. Hepimizin tek tek verdiği emekler ve hırsla beraber okulumuzun bu başarıyı hak etmesini sağladığımızı düşünüyorum ve bu yüzden bu başarıyı önemli ve gelecek Terakkililerin yapı taşı olarak görüyorum. Bu attığımız temellerin üzerine kurulacak olan galibiyetlerle beraber okulumuzun eğitimde olduğu kadar sporda da öncülük edeceğine inanıyorum.”

 

Sümeyra Taşdemir (HzA)

“Bu şampiyonluk bana çok şey kattı. Öncelikle antrenörüme çok şey borçluyum. Her maç için uğraştı, bize hep inandı. Bunun için ona çok teşekkür ediyorum. Takımıma da çok şey borçluyum. Bu maçlar sırasında hep yanımda oldular. Aldığımız her sayı için birlikte sevindik, kaybettiğimiz her sayı için birlikte üzüldük. Bunlar yaşanırken hepimiz birbirimize inandık ve sonunda başardık. Bazı zorluklar yaşadık. Ufak tefek aksaklıklar çıktı ama biz bırakmadık. Ben kendimle ve takımımla gurur duyuyorum. Teşekkürler.”

Aylin Bursalıoğlu (10B)

“Bu yıl turnuvaya başlarken içimizde buruk bir heyecan vardı çünkü takımımızın temelini oluşturan arkadaşlarımız yaşlarından dolayı maçlara katılamıyordu. Bu sebepten derin bir kadromuz yoktu ve herkes eksik pozisyonları kapatmak için mücadele etmek zorundaydı. Pozisyon değişikleri hepimizi alışık olmadığımız bir düzene ittiği için zorlandık. Maçların başladığı ilk günden itibaren turnuvada iyi bir sonuç elde etmek istiyorduk bunun için de kendimizi en iyi şekilde hazırlamıştık. Zorlu rakipler olacağını başından biliyorduk. İlk iki maçımızı istekli bir şekilde oynayıp rahat denilebilecek bir şekilde geçtik. Üçüncü maçımız koç lisesi ile olacaktı. Bizim okulun tatil olduğu bir güne geldiği için kadromuzda ciddi eksiklikler vardı. Motivasyonumuzu düşürmemek için bu durumu görmezden geldik ve sanki tam takımmışız gibi çıktık maça. İlk set 10-2 geri düştükten sonra inanılmaz bir mücadeleyle ilk seti kazandık ve maçı da uzatma setiyle 2-1 aldık. Bizim için çok güzel bir andı çünkü her birimiz eksik arkadaşlarımızın yokluğunu kapatmak için büyük bir mücadele verdik ve geri düşsek bile inancımızla kazandık. Son maçımıza ise son anda yapılan saat değişikliğinden dolayı geç gittik. Bu sebeple maça ısınmadan yolda giyinerek girmek zorunda kaldık ama yine de inancımızı yitirmedik. Bu olumsuzlukları kafamızdan atıp maça odaklandık ve final maçında set vermeden turnuvada toplamda sadece 1 set vererek şampiyon olduk. Tüm bu olumsuzluklara rağmen iyi savaşıp hak ettiğimizi aldığımızı düşünüyorum.”