Dünyayı değiştirebilirsiniz. Ünlü iş adamı Richard Branson’ın dediği gibi: ‘Yaşamak istediğimiz dünyayı yaratmak bize düşüyor ve eğer istersek bunu yapabiliriz.’
Yarıyıl tatilinde ailemle birlikte 25 Ocak 2017 tarihinde İstanbul Swissotel Bosphorus’ta düzenlenen Act Human İnsani Gelişme Zirvesi’ne katıldım. Konferansta değinilen konulardan ikisi ‘İmkânsızdan Mucizeye Ulaşmak’ ve ’Uluslararası Katılım’dı. Konuşmacılardan biri ‘Hayallerinizi devredemezsiniz’ dedi. Bu cümle beni gerçekten etkiledi çünkü anladım ki gerçekten de kim olduğumuz ve olacağımız bize bağlı.
Konferanstaki tek çocuk bendim. Konuşmacılardan biri olan, Emma Duncan, sosyal toplum örgütlerinin gelişimi hakkında bir konuşma yaptı ve bu esnada JMUN (Junior Model United Nations) konferanslarındaki tecrübeme dayanarak bir ayrıntıya değinmediğini fark ettim ve ona bir soru yönelttim. Ona “Gelişmemiş ülkelerde örgütler yeterince verimli çalışmıyorlar, siz bir devlet adamı olsaydınız yeni sosyal toplum örgütleri kurmayı mı yoksa var olanları geliştirmeyi mi tercih ederdiniz?” diye sordum. Herkesin ağzı açık kaldı ve sonra bütün salon beni alkışladı. Bana var olan örgütleri geliştirmeyi seçeceğini çünkü benim de kendisine söylediğim gibi hali hazırda var olanların şu anda yeterince verimli çalışamadıklarını düşündüğünü söyledi. Aynı zamanda eğer bir gün bir devlet insanı olursam onun için bunu yapıp yapamayacağımı sordu. Bu soru karşısında çok onurlandım ve kendisine bunu yapacağımı söyledim.
Elli dakikalık bir seanstan sonra verilen mola esnasında dışardaki salonda bulunan masalar dikkatimi çekti. Her masada bir kurum, her kurumdan da bir temsilci gelmişti ve UNICEF de bu kurumlardan biriydi. Her temsilcinin yanında ise bir mülteci çocuk vardı. Her mülteci çocuğa aynı soruyu sordum “Mülteci bir çocuk olmak nasıl bir şey?” Neredeyse hepsi bana aynı cevabı verdi… “Zor bir şey ve ailemi özlüyorum.” sadece bir kız hariç. Fatma, 8 yaşındaydı ve Sudan’dan gelmişti. Ona da aynı soruyu sordum: “Mülteci olmak nasıl bir şey?” Onun cevabı biraz daha farklıydı. “Mülteci olmak başka bir ülkeden diğerine göç etmek değildir, dünyanızın tamamen değişmesidir. Ailem yolda yürürken öldü. Bir adam onları vurdu. İlk başta bütün bu olup bitenler yüzünden çok kızgındım ama onların hep benimle olduklarını biliyorum ve her gece onlar için dua ediyorum.” Fatma’nın bu sözlerinden çok etkilenmiştim. Onunla tanışmak ve konferansta konuşulan bütün her şey bana birçok şey düşündürdü. Mülteci çocuklar bizim bulabildiklerimizi bulamıyor, bizim giydiklerimizi giyemiyor ve en önemlisi bizim yaşadıklarımızı yaşayamıyorlar. Bu tecrübe bana toplumun şanslı kesimleri olarak hepimizin bu konuda ufak da olsa birer katkısı olabileceğini düşündürdü. Belki de hepimiz dünyayı değiştirebiliriz.