Öğrencilerimiz Prof. Dr. Umut Barbaros’la Söyleşti

1942

Psikolojik Danışma ve Rehberlik Servisimizin düzenlediği Online Kariyer Günleri çerçevesinde her iki yerleşkemizden Tıp Meslek Tanıtımı etkinliğine katılmak isteyen lise öğrencilerimiz, 19 Ocak Salı günü Prof. Dr. Umut Barbaros’la çevrim içi söyleşide buluştu.

Barbaros, Antalya Anadolu Lisesi’nden başlayan ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamladığı eğitim hayatından kısaca bahsederek konuşmasına başladı. Tıp fakültesi tercihini ebeveynlerinin istekleri doğrultusunda oluşturduğunu ve aslında hiç hayal etmediği bir bölüme adım atarak kariyer yolculuğuna başladığını anlattı. Tıp fakültesinde okuma fikrini olumlu yönde değiştiren şeyin ise tıp fakültesinde okurken karşılaştığı vakalar ve deneyimler olduğunu söyledi. Lisans eğitimi sonrasında uzmanlık alanı olarak Genel Cerrahi seçimini nasıl yaptığından, akademisyen olarak geçirdiği süreden ve halen çalıştığı özel sektör deneyimlerinden söz etti.

Barbaros’un bu konuşmasından kesitler:

“Bu mesleği yapabilmek için en temel, olmazsa olmaz iki özellik vardır. “Sabır ve Fedakârlık”. Bu iki kavramla ilgili sıkıntı yaşayacağınızı düşünüyorsanız bölümü seçerken bir kez daha düşünmelisiniz.

Çünkü sadece eğitim sürecinde değil mesleği icra ederken de bu iki kavram çok büyük önem taşımaktadır. Çalışmak artık her meslekte olması gereken en temel özelliktir ancak hekimlikte sadece çalışmak yeterli değildir. Başlangıçta belirttiğim gibi, sabredebilmeyi ve fedakârlığı eğitim sırasında da, çalışma zamanlarında da gösterebilmek gereklidir.”

“Hekimlikte eğitiminiz ve okumanız hiç bitmez, yaşam boyu sürer. Literatürü takip etmek için sürekli okumak zorundasınızdır. Bir ameliyata girmeden önce, o ameliyatla ilgili yeni gelişmeler ve bilgiler olup olmadığını kontrol etmek zorundasınız. Yapılan işin “şakası”, “pardon”u yoktur. Yaptığınız bir hatanın geri dönüşü yoktur. O nedenle bu meslek “para kazanmak” ve “hayatımı garantiye alayım” diyerek seçilmez ve yapılmaz. Sabır, mücadele ve fedakârlık olmadan bu işi iyi yapmak mümkün değildir.” 

“Fakülte hayatı oldukça yorucu ve zorludur. Hazırlık okumayacaksanız minimum altı sene eğitim alacaksınız. Bu süre ekonomik olarak da zorlayıcı olabilir. Bir akademik yılda okutulan kitaplar, bazı bölümlerin dört senelik kitap bedelinden daha fazla tutabilir. Malzeme ve materyal olarak da ailenin ekonomik koşullarını zorlayabilen bir bölüm olduğunu bilmelisiniz.”

“Lisans sürecinizi tamamladığınızda “Pratisyen Hekim” unvanı ile mezun olursunuz. Tıp öğrencileri pratisyen hekim olacağım diye okumazlar, hedefleri uzmanlıktır. 6 senelik lisans eğitimi sonrasında bu uzmanlıklardan birinde okuyabilmek için  “TUS (Tıpta Uzmanlık Sınavı)” sınavına girmek zorundasınız. Bu sınav sonrasında seçeceğiniz uzmanlığa göre eğitiminize devam edersiniz. Çok çeşitli uzmanlık dalları var. Benim alanım genel cerrahi ve İstanbul’da 1000’e yakın genel cerrah var ve bu sayıya rağmen ihtiyaca yetemiyoruz. İş disiplini ve yetenek cerrahide ön plandadır. Bir kişi masaya çayı dökmeden taşıyamıyorsa ya da çöp kovasına basket atamıyorsa cerrah olmayı düşünmemelidir. Hekimlikte, bazı uzmanlık alanlarında mesai kavramı yoktur. Özellikle cerrahi branşlarında mesai olmaz ve iki kat fedakârlık gerektirir. Örnekleyecek olursam, cerrahide hayat 06.00’da başlar. Acil olan ameliyatların dışındaki ameliyatlar genellikle erken saatlerde yapılır. O nedenle öncesindeki hazırlıklar büyük önem taşımaktadır. Bu bir ekip işidir ve tüm ekibin erken saatte işinin başında olması çok önemlidir.”

“Yaşadığımız ülkenin ekonomik koşulları değişebilir ve dönemsel koşullardan uzmanlık alanları, seçimleri de etkilenir. Bir dönem kadın doğum uzmanlığı çok tercih görürken, bir dönem plastik cerrahi öne çıkabilir. Uzmanlık seçimindeki en temel kriteriniz, huzurlu ve vicdanlı olarak yapabileceğiniz bir alanı seçmek olmalıdır.”

“Ülke koşulları düşünüldüğünde şu anda akademik olarak devlet üniversitelerinin halen oldukça güçlü olduğunu düşünüyorum. Uzun yılların tecrübeleri ve ürettiği bilgiler bu üniversitelerde oluşuyor. Bu nedenle öncelikle devlet üniversitelerini tercih etmenizi öneririm. Özellikle Cerrahpaşa, İstanbul (Çapa), Marmara, Hacettepe, Ege, Dokuz Eylül ve Trakya önereceğim üniversitelerdir. Vakıf üniversitelerini düşünenler içinse benim önerilerim Acıbadem, Yeditepe ve Koç üniversiteleri olur.  Kurumsallaşmış üniversiteleri seçmenizi özellikle hatırlatmak isterim.”

“Türkiye’de tıp eğitimi oldukça iyi ve yeterlidir. Avrupa’nın birçok ülkesinin oldukça ilerisindeyiz. Türkiye dışında tıp eğitimi almayı düşünenlere; Almanya, Kuzey İtalya ve Amerika’da eğitim almalarını öneririm. Bu ülkelerin tıp eğitiminin oldukça güçlü olduğunu biliyorum. Yurtdışında okuyup okumama konusunda kararsız olanlara ise nerede yaşayacaksanız orada tıp eğitiminizi sürdürmenizi öneririm. Türkiye’de yaşamayı düşünüyorsanız eğitiminizi de Türkiye’de almanızı tavsiye ederim. ‘Ben yeniden okuyacak olsam lisansımı mutlaka Türkiye’de okurdum. Yüksek lisans ve uzmanlık için yurtdışına gitmeyi tercih ederdim.’”

“Yabancı dil özellikle İngilizce bilmek, Tıp mesleği için gerekli ve şarttır. Bilim dilinin İngilizce olduğunu düşünürsek, ulusal ortamlarda kendinizi ifade edebilmeniz, paylaşımlar yapabilmeniz, kongrelerde sunumlar yapabilmeniz için İngilizceyi bilmeniz ve hakim olmanızın gerekliliği kaçınılmazdır.”

“Teknoloji çok gelişti. Bilgiye ulaşmak bizim dönemlerimize göre oldukça kolay. Ancak önemli olan filtrasyonu yapabilmek. Edindikleri bilgileri süzebilen ve doğruyu seçebilen tıp öğrencileri fark yaratıyorlar.”

“Tıp mesleğinde cinsiyet ayırımı tamamen ortadan kalktı. Çok başarılı kadın cerrahlarımız var. O nedenle özellikle cerrahide kadın-erkek diye bir ayırımı doğru bulmuyorum.”

“İstanbul, mesleği yapmak isteyenlerin tercih ettiği bir şehir. İmkânların çeşitliliği ve fırsatlar açısından hekimler büyük şehirlerde çalışmayı tercih edebiliyorlar. “

“Tıp eğitimi almayı düşünen lise öğrencilerine önerim; bu bölümü seçmeden önce mutlaka mesleği deneyimleme fırsatlarını yaratmaları olur. Hastane ortamlarını gözlemek, hastanede bulunmak ve meslek gözlemi yapabilmenin karar verme sürecinde oldukça etkili olacağını düşünüyorum.” 

Barbaros konuşmasının sonunda, kendi seçim sürecinde anne-babasının isteği ile seçtiği tıp eğitimini sevmiş olmasının büyük bir şans olduğuna vurguda bulundu. Bu seçimiyle bunun tam tersini de yaşayabilme ihtimalinin de olduğunun unutulmaması gerektiğini, öğrencilere mutlu olacakları ve sevecekleri bir meslek seçmelerinin önemini özelikle hatırlattı.