Öğrencimize Bilimsel Makale Yarışması’nda Üçüncülük Ödülü

54

Tepeören Yerleşkemizden Lise öğrencimiz Efe Engin (9D),  FMV Özel Erenköy Işık Lisesi’nin düzenlediği Liseler Arası Bilimsel Makale Yarışması’na “Eğitimde Yapay Zeka: Dönüşüm, Fırsatlar Ve Gelecek Perspektifi” adlı makalesi ile katıldı.

Öğrencimiz, FMV Özel Erenköy Işık Lisesi’nde 8 Mart Cumartesi günü yapılan ödül töreninde makalesi ile üçüncülük ödülü aldı.

Öğrencimiz kimya öğretmeni Şule Erciş danışmanlığında yazdığı makalesinde; yapay zekanın eğitimdeki rolü ve faydaları, sebep olabileceği zorluklar ve riskleri ile olası gelecek senaryoları üzerine düşüncelerini paylaştı.

Öğrencimizin “Eğitimde Yapay Zeka: Dönüşüm, Fırsatlar Ve Gelecek Perspektifi” adlı makalesinin tam metni:

EĞİTİMDE YAPAY ZEKA: DÖNÜŞÜM, FIRSATLAR VE GELECEK PERSPEKTİFİ

Giriş

Dijital çağın en büyük yeniliklerinden biri olan yapay zeka, eğitim sistemlerini köklü bir değişime uğratmaktadır. Geleneksel öğretim yöntemlerinin sınırlarını zorlayan bu teknoloji, öğrenci merkezli öğrenmeyi destekleyen, öğretmenlerin iş yükünü azaltan ve eğitimde fırsat eşitliğini artıran çözümler sunmaktadır. Ancak, yapay zekanın eğitime entegrasyonu, etik, veri güvenliği ve insan etkileşiminin azalması gibi önemli sorunları da beraberinde getirmektedir. Yazmış olduğum makalede, yapay zekanın eğitimde sunduğu fırsatlar, olası riskler ve gelecekte eğitim sistemlerinin bu teknoloji ile nasıl şekilleneceği konularını bilimsel bir bakış açısı ile ele alacağım.

  1. Yapay Zekanın Eğitimdeki Rolü ve Faydaları

Kişiselleştirilmiş öğrenme deneyimi, yapay zekanın bize sunduğu çok büyük bir imkandır. Her öğrenci farklı bir öğrenme hızına ve tarzına sahiptir. Geleneksel eğitim sistemleri genellikle tek tip müfredatlar üzerinden ilerlerken, yapay zeka destekli sistemler öğrenciye özel içerikler sunarak bireysel öğrenme süreçlerini desteklemektedir ve bu şekilde kişiden kişiye değişen öğrenme süreçleri gelecekte, öğrencilerin diğer insanlardan daha farklı daha ender bir bakış açısı ve görüşe sahip olmasına olanak tanır. Örneğin; adaptive learning sistemleri, öğrencinin güçlü ve zayıf yönlerini analiz ederek ona özel ders materyalleri ve alıştırmalar önerir. Khan Academy ve Coursera gibi platformlar, yapay zeka tabanlı algoritmalarla öğrencinin ilerlemesini takip ederek, eksik olduğu konulara yönelik yönlendirmeler yapmaktadır. Bu tarz yönlendirmeler tek tarz bir anlatıma dayanmadığı için ise tekrardan her bireyin (öğrencinin) öğrenme tarzına hitap eder.

Öğretmenleri destekleyici bir araç olarak yapay zeka, öğretmenlerin iş yükünü azaltarak onların ders içeriklerini geliştirmelerine ve öğrencilere bireysel geri bildirim sunmalarına daha fazla zaman ayırmalarına olanak tanır. Bu da öğrencilerin yanlışlarını daha hızlı ve kolay bir şekilde görmesiyle öğrencinin hatalarını fark etmesini ve geliştirilmesi gerektiği yönlerini görmesine olanak tanır. Örneğin; Grammarly ve Turnitin gibi yapay zeka tabanlı yazılımlar, öğrenci ödevlerini analiz ederek dil bilgisi hatalarını düzeltebilir ve en küçük detaya kadar kontrolleri yapabilir. Ayrıca, bazı yapay zeka sistemleri, öğretmenlerin ders planlarını optimize ederek en etkili öğretim yöntemlerini belirlemelerine yardımcı olmaktadır. Bu da eğitimde zamanın daha verimli bir şekilde kullanılmasını sağlar.

Erişilebilir ve kapsayıcı eğitim ise yapay zekanın büyük nimetlerinden bir başkasıdır. Yapay zeka, fiziksel veya bilişsel engelleri olan öğrenciler için öğrenme süreçlerini daha erişilebilir hale getirmektedir aynı zamanda kapsayıcı eğitim ile birlikte öğrenciler arasında etkileşim de artar. Örneğin; Google’ın geliştirdiği “Live Transcribe” uygulaması, işitme engelli bireyler için konuşmaları anlık olarak metne dökerek eğitim materyallerine erişimi kolaylaştırmaktadır. Screen Reader teknolojileri, görme engelli öğrencilerin ders materyallerini sesli olarak dinlemelerine olanak tanımaktadır. Bu tür çözümler, eğitimde fırsat eşitliğini artırarak herkesin bilgiye erişmesini mümkün kılmaktadır.

  1. Yapay Zekanın Eğitimdeki Riskleri ve Zorluklar

Veri gizliliği ve güvenlik sorunları yapay zekanın kullanılması ile meydana gelen büyük bir problemdir. Yapay zeka tabanlı eğitim sistemleri, öğrenci verilerini analiz ederek onların akademik gelişimlerini takip etmektedir. Ancak, bu durum büyük bir veri gizliliği riski doğurmaktadır. Öğrencilerin öğrenme alışkanlıklarını, sınav sonuçlarını ve kişisel bilgilerini içeren bu veriler, siber saldırılara karşı korunmazsa ciddi güvenlik tehditleri ortaya çıkabilir. Cambridge Analytica skandalı, büyük ölçekli veri kullanımının nasıl manipülatif amaçlarla kullanılabileceğine dair önemli bir örnek teşkil etmektedir. Bu bağlamda, yapay zeka sistemlerinin veri güvenliği politikalarının sıkı denetimlerden geçirilmesi ve Avrupa Birliği’nin GDPR (Genel Veri Koruma Yönetmeliği) gibi düzenlemelere uygun olarak geliştirilmesi gerekmektedir.

Yapay zekanın kullanımı ile birlikte insan etkileşiminin azalması ve pedagojik sorunlar da ortaya çıkar. Eğitimde yapay zeka kullanımı, öğrenci ve öğretmen arasındaki etkileşimi azaltma riski taşımaktadır. Eğitim süreci sadece bilgi aktarmakla sınırlı olmayıp, duygusal ve sosyal gelişimi de kapsar. Tamamen dijital sistemlere dayalı bir eğitim modeli, öğrencilerin öğretmenlerinden aldığı bireysel rehberliği ve duygusal desteği eksik bırakabilir. Yapay zekanın eğitime entegrasyonunda, bu riskleri minimize etmek adına hibrit öğrenme modelleri benimsenmelidir ki duyguların olmadığı bir ortamda eğitim sürdürülmemelidir çünkü eğitimin sürdürülebilir bir kavram, yapı olması için bunun en büyük yapı taşlarından biri işin içine duyguların girmesidir.

Yapay zeka aynı zamanda beraberinde teknolojik eşitsizlikler ve dijital bölünme gibi büyük temelli sorunların da ortaya çıkmasına sebep olur. Yapay zeka tabanlı eğitim sistemlerine erişim, dünya genelinde eşit dağılmamaktadır. Gelişmiş ülkelerde öğrenciler, yapay zeka destekli öğrenme araçlarına daha kolay erişebilirken, düşük gelirli bölgelerde dijital eğitim materyallerine erişim büyük bir sorun olmaya devam etmektedir. Bu nedenle, hükümetler ve eğitim politikaları belirleyicileri, yapay zekayı eğitime entegre ederken dijital eşitsizlikleri azaltacak projeler geliştirmelidir. Örneğin; hükümet destekli ücretsiz yapay zeka tabanlı eğitim platformları yaygınlaştırılmalıdır.

  1. Gelecekte Yapay Zeka ve Eğitim: Olası Senaryolar

Gelecekte yapay zeka, eğitim sistemlerini daha da dönüştürebilecek potansiyele sahiptir. Özelleştirilmiş eğitim sistemleri sayesinde her öğrenciye özel müfredatlar oluşturulabilecek ve bireysel yeteneklere göre ders planlamaları yapılabilecektir. Yapay zeka destekli sanal öğretmenler, öğrencilere 7/24 öğrenme desteği sunarak öğrenme süreçlerini daha esnek ve erişilebilir hale getirecektir. Bununla birlikte, duygusal yapay zeka teknolojileri, öğrencilerin duygu durumlarını analiz ederek onların öğrenme süreçlerini optimize edebilecek ve motivasyonlarını artırabilecek şekilde geliştirilecektir. Artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik destekli eğitim ortamları, dersleri daha etkileşimli hale getirerek öğrenmeyi deneyimsel bir süreç haline dönüştürebilecektir. Sanal ve artırılmış gerçeklik destekli eğitim ile daha etkileşimli ve deneyimsel öğrenme ortamları oluşturulacaktır. Ancak bu teknolojilerin etik kurallara uygun olarak geliştirilmesi ve insan faktörünün tamamen devre dışı bırakılmaması büyük önem taşımaktadır.

Sonuç

Yapay zeka, eğitim sistemlerinde devrim yaratma potansiyeline sahip bir teknolojidir. Kişiselleştirilmiş öğrenme deneyimleri sunarak akademik başarıyı artırabilir, öğretmenlerin iş yükünü hafifletebilir ve eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirebilir. Ancak, veri gizliliği riskleri, insan etkileşiminin azalması ve dijital eşitsizlikler gibi önemli sorunlar da göz önünde bulundurulmalıdır. Gelecekte yapay zekanın eğitime nasıl entegre edileceği, onun insan merkezli bir destek aracı olarak mı yoksa öğretimin merkezine oturtulan bir sistem olarak mı kullanılacağına bağlı olacaktır. Yapay zekanın bilinçli ve etik bir şekilde yönetilmesi, eğitim sistemlerinin daha adil, erişilebilir ve etkili hale gelmesini sağlayacaktır.

 Efe Engin (9D)