Okulun en önemli ortağı ailedir. Aile içindeki tüm dinamikler, çocuğun gelişim sürecini olumlu ya da olumsuz yönde etkiler. Her ailenin kendine has bir iklimi, kültürü ve öncelikli değerleri vardır. Ailede öne çıkan ebeveyn tutumları ise çocuğun okul içi ve dışındaki tüm gelişim alanlarını doğrudan doğruya etkiler. Ebeveyn tutumları, anne ve babanın çocuğunu yetiştirirken kullandığı tutum, davranış ve yöntemlerin bütünüdür. Ebeveyn-çocuk ilişkisinde belirleyici olan anne ve babanın tutum ve davranışlarıdır. Anne ve babanın çocuklarına karşı sergiledikleri davranış biçimleri, olaylar karşısındaki tutum ve tavırları, aile içindeki diğer bireylerle ilişki biçimleri, anne-baba ve çocuk arasındaki ilişkinin şeklini belirler.
Çocukların sağlıklı bir şekilde gelişimlerini sürdürebilmeleri için dengeli, tutarlı, sevgi dolu bir aile ortamına ihtiyaçları vardır. Ebeveynlerden en az birisiyle güçlü ebeveyn–çocuk bağının kurulabilmesi, çocuğun tüm gelişim alanlarına olumlu yönde katkı sağlayacaktır.
Çocukların ailelerinde gördükleri tutumlar, onların kişiliklerine, benlik algılarına ve çevrelerindeki insanlarla olan ilişkilerine etki etmektedir. Anne ve babalar, tutum ve davranışlarıyla çocuklarını duyarlı, sorumlu, mutlu ya da sorumsuz, duyarsız ve mutsuz bireylere dönüştürebilmektedirler. Çocuklar, ailelerinden öğrendiklerini kendi çevrelerine yansıtacakları için sağlıklı nesiller ve sağlıklı bireyler yetiştirilmesinde anne babalara büyük sorumluluklar düşmektedir.
Anne babaların çocuklarına karşı göstermiş oldukları tutarlı ve düzenli davranış kalıpları, onların tüm gelişim alanlarını doğrudan etkiler. Ebeveynlerin destekleyici yaklaşımları, çocuğun sağlıklı gelişimine katkı sağlarken baskıcı ve tutarsız yaklaşımları gelişimsel bazı sorunlar yaşanmasına neden olabilir. Ailede çocuğa karşı gösterilen tutumlar, aile yapısıyla birlikte çocuğun kişilik gelişimi üzerinde oldukça büyük rol oynamaktadır.
Çocukların gelişimi ve geleceği üzerinde bu kadar etkili olan ebeveyn tutumlarını, literatürdeki çeşitliliği içinde görmek; hangi ebeveyn tutumlarının çocukların gelişimlerini olumlu yönde etkileyeceğine dair bir perspektif geliştirmek eğitim kurumlarının her daim gündeminde olmalıdır.
1. Otoriter Ebeveyn Tutumu:
Cezanın eşlik ettiği bu tutumda, ebeveynlerin koyduğu katı kural ve yaptırımlar vardır. Çocuğun davranışları üzerinde anne-babanın kontrolü fazladır. Bu tür tutum sergileyen ailelerde yetişen çocuklar korkak, boyun eğen, otoriteden çekinen, kendinden istenilenden fazlasını yerine getiren, otorite kalktığında isyankâr; güçsüzler karşısında saldırgan kişiler olabilirler.
Bu aile yapısında olan ebeveynler, çocuğun en temel ihtiyacı olan sevgiyi onlardan mahrum bırakırlar. Bu aile ortamında ebeveynler çocuklarına tehdit ya da fiziki şiddet gösterebilecekleri gibi sevgiyi esirgeme ya da çocuklarla iletişimi kesme şeklinde de davranabilirler. Böyle bir aile ortamında etkileşimli iletişim kanalları kapalıdır. Anne-babadan çocuğa giden tek yönlü talimatlarla ilişki kurulur. Bundan dolayı böyle bir ailede doğan çocuğun stresli, kaygılı ve tedirgin olması çok normaldir. Öğrencilik hayatına ve okul ortamına bu durumun yansımaması neredeyse imkansızdır. Çocuğun okul yaşantısını etkileyen bu dinamiklerin eğitim uygulamalarına etkisi mutlaka göz önünde bulundurulmalı, ailenin tutumuyla ilgili gelişim alanlarına dair geri bildirimlere yer verilmelidir..
2. Aşırı Koruyucu Ebeveyn Tutumu:
Bu tür tutum sergileyen ailelerde çocuk gereğinden fazla kontrol altındadır ve çocuğa karşı aşırı özenli davranılır. Anne- babalar çocuğun üzerine titrerler. Bu çocuklar, olaylara seyirci kalır, karar almakta güçlük çeker, amaçlarına ulaşmakta başkalarından destek bekler ve problemlerini kendilerinin yerine başkalarının çözmesini beklerler.
Aşırı koruyucu ebeveyn tutumu sergileyen anne-babaların en belirgin özelliği çocuklarını bebekleştirmeleridir. Bebekleştirme, çocuğun yapabileceği (yemek yeme, banyo yapma, yatağını toplama vb.) davranış ve becerilerin, “O yapamaz.” diyerek ebeveyn tarafından yapılmasıdır. Tabii ki çocuğun yaşı büyüdükçe bu tutumdaki ebeveynler, çocuğun farklı sorumluluklarını üstlenirler. Çocuklarını olası kazalardan ve risklerden korumak isteyen anne-babalar farkında olmadan çocuklarının gelişimlerinin önüne bariyerler örerler. Bu çocuklar, okul yaşantısı ile birlikte karşılaştıkları güçlüklerin üstesinden gelmekte zorlanırlar. Okuldaki şartları oluştururken, çocuğun geldiği ailenin kültürünü ve ebeveyn tutumlarının karakteristik özelliklerini bilmek her zaman avantaj sağlayacaktır. Öğrencinin gelişim alanları ile ilgili değerlendirmelerde ve yapılacak planlamalarda bu verileri göz önünde bulundurmak, çocuğun lehine adımlar atılmasına değerli katkılar sağlayacaktır.
3. İlgisiz ve Kayıtsız Ebeveyn Tutumu:
İlgisiz anne-babalar, çocuklarını aşırı ihmal ederler. Onların ilgi ve gereksinimlerine karşı kayıtsız davranırlar. Ebeveynlik rolüne ve gerektirdiği sorumluluklara yeterince hazır olmadan çocuk sahibi olmak bu tutumu geliştiren anne babaların en yaygın profil özelliğidir.
Görülmeyen, ihtiyaçları duyulmayan, kısacası ihmal edilen bir çocuğun, tüm gelişim alanları bu tutumdan etkilenebilir. Anne – babası tarafından görülemeyen çocuk, hayatının farklı aşamalarında ihtiyaç duyduğu sevgi ve ilgiyi alabilmek için farklı davranış biçimleri geliştirebilir.
Okul sistemi içerisinde bu çocuklar kendilerini farklı davranış biçimleri ve tutumlar ile ortaya koyabilirler. Eksik kalan duyguyu tamamlamak için uç noktada tepkiler verebilir ya da kendi ebeveynleri gibi ilişki kurma eğilimi gösterebilirler. Okul sistemi içinde öğrencilerin davranış biçimleri ve profil özellikleri ile ilgili değerlendirmeleri yaparken, okulun en önemli ortağı olan aile profilinin yansıma ve uzantıları da dikkate alınmalıdır. Çocuğun ihtiyaç duyduğu destek yapılandırılırken süreç tüm boyutlarıyla birlikte değerlendirilmelidir.
4. Dengesiz ve Kararsız Ebeveyn Tutumu:
Bu tutumdaki anne – babaların, çocuklarıyla iletişimlerinde kullandıkları dilden, kendi içlerinde çelişen davranış biçimlerine kadar genel tavırlarında bir dengesizlik durumu söz konusudur. Ebeveynlerin verdikleri kararlar genellikle farklılık göstermektedir. Ayrıca değişik zaman dilimlerinde, benzer konularda verdikleri tepkilerde de tutarsızlıklar görülmektedir.
Anne-babalar, bazen aşırı hoşgörülü ve esnek davranırken bazen de aşırı baskıcı ve engelleyici davranabilmektedirler. Bu aile tutumu içinde yetişen çocuklar, hangi durumda ne şekilde davranmaları gerektiği konusunda ikilem yaşarlar. Aynı zamanda rol model aldıkları yetişkin tutumlarını, kendi okul yaşantılarına transfer ettiklerinde ise sosyal ilişkilerinde sorunlar yaşarlar.
5. Mükemmeliyetçi Ebeveyn Tutumu:
Bu tutumu sergileyen anne-babalar, ya geçmiş yaşantılarında gerçekleştiremediklerini çocuklarının başarmasını ya da kendi başarı hikâyelerine çocukları tarafından yenilerinin eklenmesini isterler. Bu tutuma sahip anne babaların, çocuklarının hatalarına karşı tolerans gösterme eşikleri düşüktür. Aynı zamanda çocuklarının gelişim alanlarını görmek ve kabullenmek konusunda reddedici bir tavır sergiledikleri için çocuğun ihtiyaç duyduğu desteği vermekte zorlanabilirler. Bu tutumdaki bir başka sorunsa çocuğun, kapasitesinin üzerinde hedeflerle karşı karşıya bırakılmasıdır.
Ulaşılması mümkün olmayan ya da çok zor olan hedefler karşısında zorlanan çocuğun, kendisiyle ilgili olumlu benlik algısı geliştirmesi çok zordur. Bu ortamda büyüyen çocuklardan her konuda mükemmel olmaları beklenir. İstenileni yapamayan çocuğun özgüveni zedelenir. Ebeveynin tutum değişikliği gerçekleşmezse kendisi ve geleceğiyle ilgili başarı kaygısı gittikçe yükselir.
Okul sistemi içerisinde mükemmeliyetçi ebeveyn tutumu, kaygılı, özgüvensiz öğrenci profilleriyle ya da tepkili, agresif öğrenci tutumlarıyla kendisini çok açık bir şekilde ortaya koyar. Böyle durumlarda ailenin çocuğuna ve çocuğunun eğitim hayatına vereceği zararı görebilmesine katkı sağlayacak kurumsal düzenlemeler önem kazanmaktadır.
6. Demokratik Ebeveyn Tutumu:
Bu tutumda çocuk, anne – babasından bağımsız bir birey olarak kabul edilir. Aile içi ve çocuğa özgü kararlar alınırken çocuğun görüşleri de alınır. Çocuğun duygu ve düşüncelerine önem verilir.
Demokratik ebeveyn tutumlarının olduğu aile ortamında anne-baba ve çocuk arasındaki tüm iletişim kanalları açıktır. Aile bireyleri arasında dengeli bir davranış örüntüsü vardır, karşılıklı hak, özgürlük ve sorumlulukların yanı sıra aile içerisinde uyulması gereken kurallar da vardır. Aile içinde çocukların kendilerini ifade edebilecekleri güvenli bir ortam yaratılmıştır. Çocuk, o ailenin bir ferdi olduğunu ve her şartta anne – babası tarafından sevileceğini bilir.
Bu tür aile ortamlarında yetişen çocuklar girişimci, yaratıcı, fikirlerini özgürce ifade edebilen, kuralları sorgulayıp alternatif çözüm yolları üreten, benlik algısı ve öğrenme motivasyonu yüksek bireyler olurlar. Bu özellikleri eğitim hayatları süresince onlara avantajlar sağlayan en önemli kişisel kaynakları olur.
Sonuç olarak, anne-baba tutumlarının çocuğun birey olma yolculuğundaki etkilerine, farklı “ebeveyn tutumu başlıkları” altında bakıldığında, eğitim kurumları açısından konunun ne kadar önem taşıdığı gerçeği somutlaşmaktadır.
Ebeveyn tutumlarının öne çıkan özelliklerini incelediğimizde ve çocuklardaki yansımalarına baktığımızda aşırı olan tutumların çocuğun birey olma yolculuğundaki en büyük engeli oluşturduğunu görebiliyoruz. Ebeveynlerin, çocuklarını yetiştirirken sahip oldukları tutumların etkileri, eğitim kurumlarında bilimsel ve pedagojik bir perspektif ile ele alınmalıdır.
Zehra Kasap
Okul Müdürü
Özel Şişli Terakki Anaokulu ve İlkokulu