Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu’yla “İfade Özgürlüğü ve Medyada Nefret Söylemi” Konferansı

1839

Her iki yerleşkemizden lise 10. sınıf öğrencilerimiz, Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu’yla 9 Aralık Perşembe günü “İfade Özgürlüğü ve Medyada Nefret Söylemi”  adlı çevrim içi konferansta buluştu. Konferans, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü ve 10. Sınıf Felsefe ders kazanımları bağlamında gerçekleşti.

Konferans, 10. sınıf öğrencilerimiz için Felsefe derslerinde yürüttükleri bir çalışmanın son aşaması. Gençlerin günümüz dünyasında ihtiyaç duyacağı entelektüel birikimi ders içi ve ders dışı çalışmalarla onlara kazandırma ilkemizden hareketle, tüm 10. sınıf öğrencilerimiz Felsefe derslerinde “İfade Özgürlüğü ve Medyada Nefret Söylemi” çalışması yaptı.

Öğrencilerimize önce kavramlar açıklandı, örneklendirildi ve tartışıldı. Ardından, öğretmenlerimizin nefretsoylemi.org sitesinden temin ettiği ve özetlediği Nefret Söylemi El Kitapçığı dağıtıldı ve tanıtıldı. Sonrasında öğrencilerimiz cinsiyet temelli nefret söylemini, cinsel yönelim temelli nefret söylemini, inanç ve mezhep temelli nefret söylemini, yabancı düşmanlığı temelli nefret söylemini örneklendiren medyadan derlenen bazı haberler derlediler ve bu haberleri el kitapçığından da yararlanarak nefret söylemi bağlamında analiz ettiler. Çıkan ürünleri nefret suçu kavramını da dahil ederek tartıştılar ve böylece çalışmayı tamamladılar.

Günümüzün önemli küresel ve toplumsal meselelerinden birisi olan ifade özgürlüğü ve nefret söylemi konusu üzerine kendi çalışmalarını tamamlayan öğrencilerimiz, Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu’nun konuşmasıyla konuyu çerçevelendirme, ufuklarını genişletme fırsatı yakaladılar. Ayrıca, çalışma sırasında oluşan sorularını yazılı olarak konuğumuza yönelttiler.

Webinarımız, Fen Lisesi 10 A sınıfı öğrencilerimizden Nehir Özkaya konuğumuzu tanıtan bir sunum yaptı. Ardından, Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu konuşmasına ifade özgürlüğü kavramını açıklayarak başladı. İfade özgürlüğünün düşünceyi yayma özgürlüğü anlamına geldiğini, dolayısıyla çoğulculuk, açık fikirlilik ve hoşgörüyü gerektirdiğini ifade etti. Ayrıca, toplumsal ilerleme ve bireyin gelişimi için de vazgeçilmez bir ilke olduğunu vurguladı. İfade özgürlüğünü eleştiri özgürlüğü olarak da değerlendirmenin mümkün olduğunu; sadece lehte olduğu kabul edilen, zararsız düşüncelerin değil, devletin ve toplumun büyük bir bölümünün aleyhinde olan,  çoğunluk için şok edici, rahatsız edici ifadeleri de içerdiğini söyledi. Ayrıca, ifade özgürlüğünün siyasi, toplumsal, sanatsal her alanda bilgiyi ve düşünceyi yayma özgürlüğü anlamına geldiğini belirtti.

Konuşmasına medyada ifade özgürlüğü ve nefret söylemi konusuyla devam eden İnceoğlu, önce medyayı tanımladı; medyanın devletin baskı aracı değil, ideolojik aygıtlarından biri olduğunu ifade etti. Medyanın kendi gündemini yaratırken ırkçılığı, etnik önyargıları, zenofobiyi (yabancı düşmanlığı), anti-semitizmi vb yeniden ürettiğini vurguladı. Çoğunlukta olmayan grupların ötekileştirilip küçük düşürüldüğü ve hatta tehdit unsuru olarak sunularak hedef haline getirildiği çok örnek olduğunu söyledi. Medyanın bu tutumunun toplumda var olan önyargı ve kalıp yargıları pekiştirdiğini vurguladı. Nefret söyleminin, üreten gruba kendi öz-değerini artırma illüzyonu yaratarak güç verirken ötekileştirilen grupları insanı değerlerden uzaklaştırarak (dehümanizasyon) ve itibarsızlaştırarak daha da savunmasız hissettirdiğini belirtti.

Medyada söylenenlerden çok söylenmeyenlere dikkat etmek gerektiğini, saldırgan ve nefret duygularını alevlendirecek haberlerin potansiyel etkilerini bilmek gerektiğini, nefret söyleminin masum şekilde verildiğini ve fark etmeden içselleştirildiğini söyleyerek medya okuryazarlığının önemine vurgu yaptı ve bir haberi değerlendirme kriterlerini anlattı.

Tüm evrensel bildirgelerde ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ilkelerinde gazetecilerin sorumluluklarının çok açık bir şekilde tarif edildiğini, gazetecilere çok iş düştüğünü belirten İnceoğlu, nefret söylemini ortaya çıkarma, mağdurlara destek, kültürel çeşitliliği vurgulama anlamında sivil toplum kuruluşlarına da iş düştüğünü söyledi.

Sosyal medyada nefret söylemine de değinen konuğumuz, çok kolay ve çok yaygın bir şekilde milliyetçi ve ırkçı nefret söyleminin dışavurumunun sosyal medyada da görüldüğünü söyledi. Sosyal medyadaki tutumun bireysel olarak değerlendirilemeyeceğini, amigoluk gibi bir taraftarlık moduyla üretildiğini ekledi. Yine de sosyal medyanın ifade özgürlüğü için de çok önemli bir mecra olduğunu, birbirimizi sevmek zorunda olmadığımızı, ama saygı duymak zorunda olduğumuzu hatırlattı.

Daha sonra öğrencilerimizin sorularını yanıtlayan İnceoğlu, sıkça vurguladığı “barış gazeteciliği” ifadesinin, sadece savaşa karşı olmayı değil, toplumsal barışı dert edinen “iyi bir gazetecilik” yapmayı, her türlü itilaf durumunda çözüm odaklı ve yapıcı bir gazeteciliği ifade ettiğini vurguladı. “Ne önerirsiniz?” sorusuna cevaben, gençlere yankı odası tuzağına düşmemelerini, farklı kesimleri okumalarını, müzakereci olmalarını, haber kaynağı olarak ana akım medyayla sınırlı kalmamalarını ve alternatif medyayı takip etmelerini önerdi.

Sonuçta, Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu’nun konuşması, öğrencilerimizin günümüz sorunlarını analiz edebilme ve çözüm üretme becerilerinin gelişimine büyük bir katkı sağladı.

 

Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu Kimdir?

1983’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olan İnceoğlu, Yüksek Lisans, doktorasını (1990), doçentliğini (1993), ve profesörlüğünü (1999) de Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden aldı. 1984- 2004 arasında Marmara Üniversitesi’nde görev yaptıktan sonra 2004’de Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde çalışmaya başlayan İnceoğlu 2016 yılında emekliye ayrıldı. UNESCO ve Amerikan Biyografi Enstitüsü gibi uluslararası kuruluşlara üye olmasının yanı sıra, Avrupa Konseyi’nin medya okuryazarlığı toplantılarına ‘Avrupa Komisyonu Uzmanı’ olarak katıldı. Columbia Üniversitesine (1994) ve Salzburg Seminerine (2003), Yeni Delhi’deki Jawaharlal Nehru Üniversitesi Medya Çalışmaları Merkezi’ne ve son olarak da 2017’de Floransa’daki European University Institute’a konuk öğretim üyesi olarak gidip ders ve seminerler veren İnceoğlu’nun, LGBTİ Bireyler ve Medya, Haber Okumaları, İnternet ve Sokak, Azınlıklar, Ötekiler ve Medya, “Nefret Söylemi ve / veya Nefret Suçları”, “Uluslararası Medya: Medya Eleştirileri”, “Metin Çözümlemeleri”, 24 Saat Gazetecilik: Medyada Kadın ve Kadın Gazeteciler”, “Dişillik, Güzellik ve Şiddet Sarmalında Kadın ve Bedeni”, “Medya ve Çocuk Rehberi”, adlı kitaplarının yanı sıra, uluslararası ve ulusal konferanslarda sunduğu makale ve bildirileri mevcuttur. İnceoğlu’nun son kitabı “Pandemi, Neoliberalizm ve Medya” 2021’de Ayrıntı Yayınları tarafından basılmıştır. SPoD(Sosyal Politikalar, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği), Medya Tekzip Merkezi ve Siyah Bant ile SEHAK (Sivil ve Ekolojik Haklar Derneği) Danışma Kurulu üyesi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Meslek İlkelerini İzleme Komisyonu üyesi ve Kadın Kültür Vakfı ve Toplum Gönüllüleri Vakfı Mütevelli Kurulu üyesi olan İnceoğlu evli ve bir kız çocuğu annesidir.