Rehberlik Uzmanımız Alpaslan Dartan ve ekibi, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen 300′e yakın PDR Uzmanının katıldığı Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği İstanbul Şubesi 6. olağan genel kurulu’nda Şube Başkanlığı’na ikinci kez seçildi.
Türk PDR Derneği Genel Merkezi’nin üst düzey katılım gösterdiği genel kurulumuza, Özel Okullar Derneği Yönetim Kurulu Eş Başkanı Yusuf Tavukçuoğlu ve Akademik Danışmanı Jale Onur’un da aralarında olduğu pek çok misafir eğitimci katıldı. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği İstanbul Şubesi 6. olağan genel kurulunda Şube Başkanlığına Alpaslan Dartan ve ekibi yeniden seçildi.
Alpaslan Dartan’ın başkanlığında oluşan Yönetim Kurulu Asil Listesine, Kariyer Danışmanı Uzman Psikolojik Danışman Oktay Aydın, TAŞ Koleji Müdürü Dr. Ali Akdoğan, MEF Okulları Rehberlik Koordinatörü Uzman Psikolojik Danışman Nilgün Aktaş, HİSAR Okulları Rehberlik Koordinatörü Uzman Psikolojik Danışman Sibel Özbilgiç Özer, Terakki Vakfı Okulları Müdür Yardımcısı Uzman Psikolojik Danışman Cem Çağın ve Terakki Vakfı Okulları Uzman Psikolojik Danışman Mehmet Artıran yer aldı.
Konferans programında ise Prof. Dr. Üstün Dökmen, “Okul ortamında Rehberlik Servislerinin ve Psikolojik Danışmanların sorumlulukları”, Doç. Dr. Selçuk Şirin, “Pozitif Okul İklimi” ve Uzman Psikolojik Danışman Deniz Altınay ise “Okul ortamında Psikodrama ve Çatışma Çözme Becerileri” üzerine konuştu.
Prof. Dr. Üstün Dökmen, “Okul ortamında Rehberlik Servislerinin ve Psikolojik Danışmanların sorumlulukları” başlığı altında mesleğin etik ilke ve değerlerine bağlılık göstermenin önemi üzerine konuştu. Rehber öğretmenlerin hiçbir meslekte olmadığı kadar kendilerini geliştirme ve eğitim alma zorunlulukları olduğunu bu nedenle mezun olduktan sonra bile öğrenmeye ve gelişmeye devam etmeleri gerektiğini belirtti.
Dökmen, örgütlülük çerçevesinde alan mezunlarının kendilerini korumaları gerektiğini ve bunun yolunun da Türk PDR Derneği çatısı altında bir araya gelmekten geçtiğini açıkladı.
Danışmanların öğrenciyle (danışan) ile görüşme odasında baş başa kaldıkları anda danışan adına sorunu çözen değil sorunun çözümüne rehberlik eden kişiler olduğunu söyleyen Dökmen her danışmanın terapistlik yönünün güçlü bir teorik yaklaşıma dayanması gerektiğini söyledi. Ancak tek bir yaklaşıma dayanan danışma sürecinin de eksikliğini vurgulayarak mutlaka ana teoriyi destekleyen birkaç yan yaklaşımla eklektik bir bakış açısı kazanmalarının önemli olduğunu belirtti.
Eğitim kurumlarında PDR uzmanlarının okul yöneticiliği yapmalarını da öneren Dökmen, onların okulların iklimini değiştirebilecek bir donanıma sahip olduğunu söylerek konuşmasına devam etti.
Dökmen, psikolojik danışmanın kişiliğe dair iki alt özelliğe vurgu yaptı. Öncelikle danışmanın renk, ırk, dil ve din gibi ayrımları olmadan tarafsız olması gerektiğini dile getirerek empatik beceriye değindi.
Eğitim kurumlarındaki öğrenme ortamlarına dikkat çeken New York Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Selçuk Şirin, eğitim kurumlarının amacının öğrencilere verimli bir öğrenme ortamı sağlamak olduğuna dikkat çekerek, bir okuldaki öğrenme ortamının niteliğine literatürde ‘okul iklimi’ adının verildiğini söyledi. Şirin, bir okulun ikliminin o okuldaki öğrenci, öğretmen ve ebeveynler arası iletişimin niteliğini, öğrencilerin aktif bir şekilde öğrenme sürecine katılımını, akademik beklenti düzeyini ve okuldaki herkes için güvenli ve saygın bir atmosferi işaret ettiğine dikkat çekti.
Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması TIMMS ve Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı PISA’nın sonuçlarının Türkiye’de iyi analiz edilmediğini okul ikliminin ve bu iklimi etkileyen koşulların yeterince düzeltilmeden bu sınavlarda başarı beklemenin doğru olmadığını söyledi.
Öğrenciler, öğretmenler ve ebeveynler arasındaki destekleyici ilişkilerle ortaya çıkan okul ikliminin etkisi yalnızca akademik alanda değil aynı zamanda ruh sağlığı ve pozitif davranışlar alanlarında da kendisini ortaya koyduğunu belirten Şirin, verimli bir okul iklimine sahip bir okulda öğrenciler hem akademik hem de ruhsal ve davranışsal gelişimleri bakımından çok daha avantajlı bir öğrenme ortamına sahip olduğunu vurguladı.
Son olarak Şirin, okul yöneticilerinin aynı zamanda öğretmen – öğrenci – ebeveyn arası iletişimi organize ederek ortak bir okul kültürü oluşmasında da kritik bir rol oynadıklarına dikkat çekti.
Uzman Psikolojik Danışman Deniz Altınay ise öncelikle psikodrama kavramına vurgu yaparak bireylerin iç dünyasını keşfetmek için eylem metotlarını kullanan ve grup üyelerinin diğerlerinin hayatındaki önemli kişileri oynadığı bir grup psikoterapisi yöntemi olarak Psikodramayı tanımladı. Daha sonra ise okul ortamında psikodrama yolu ile çatışma çözme becerisini uygulamalı olarak katılımcılarla paylaştı.
Altınay, danışmanlık kimliğinde dinlemenin ve empati kurabilmenin en önemli iki beceri olduğunu, yaratıcılık ve spontanitenin ebeveynlerin ve toplumun çocuklarında körelttikleri iki önemli olgu olduğunu ifade eden Altınay, psikodramanın bu anlamda son derece geniş bir tedavi ve eğitim repertuvarı sunduğunu söyledi. Yaratıcılığı kısıtlanmış topluma körü körüne bağlı olan pasif bireyler yetiştirmemek için psikolojik danışmanlara büyük rol düştüğünü dile getirdi.
Altınay’a göre okullarda çatışma çözümü yaparken, bir çatışmada herkesin haklı olduğunu, rol değiştirip karşı rolde ki kişinin gözünden bakabilmenin ve empati kurabilmenin son derece önemli olduğunu vurguladı.
Okul danışmanlarına teori ile birlikte psikodramanın en önemli gerçeği olan eylemden yola çıkarak psikodramatik tanışma, karşılaşmalar ve heykelleştirme tekniği kullanılarak çarpıcı bir workshop düzenlendi.