Son On Yılda Eğitimimiz

2794

Son on yılda dünyada ve Türkiye’de meydana gelen hızlı sosyo-ekonomik ve teknolojik değişimler ve bu değişimlerin sonucunda küresel aktör olma arzusu, milli eğitim alanında pek çok değişikliği hızlı bir biçimde uygulamaya koyma girişimlerine tanık olmamıza neden olmuştur. Gerçekten çok hızlı bir değişim ve dönüşüm yaşanmıştır ve hala yaşanmaya devam edilmektedir.

Günümüz küresel dünya yapısının gerektirdiği donanıma/bakış açısına/vizyona sahip bir gençliğin eğitim sistemi tarafından yetiştirilmesi ise bu sistemin sahip olduğu niteliklere bağlı olarak değişkenlik gösterir.

Eğitime ayrılan bütçe, okulların ve dersliklerin fiziksel koşulları, eğitimle ilgili yasal düzenlemeler, eğitim-öğretim müfredatları, ölçme-değerlendirme yöntemleri, eğitim sisteminin idari yapılanması, öğretmen yetiştirme ve istihdam politikaları, sistemin temel insani girdilerini oluşturan öğrenci, öğretmen ve yöneticilerin sahip oldukları özellikler, bir toplumdaki eğitim-öğretim sisteminin kalitesini etkileyen en önemli unsurlardandır. Bu unsurların çağın koşullarına göre, çok hızlı değişen ihtiyaçları karşılayacak biçimde değişimi yakalayabilmesi ve yönetebilmesi, yeniden yapılanabilecek vizyon ve manevra gücüne sahip olması nitelikli bir eğitim sisteminin vazgeçilmezidir.

Sistemin bileşenlerini oluşturan okul, aile, öğrenci, öğrencileri yetiştiren öğretmen ve okul yöneticileri de hedeflenen 21. yüzyıl insanının yetiştirilmesinde önemli bir işleve sahiptir. Bu nedenle geleceğe yönelik hedeflerin ortak belirlenmesi, vizyon tanımının tüm bileşenlerin görüşlerini ifade edecek biçimde oluşturulması eğitimdeki değişimin doğru biçimde şekillenmesinde/yönetilmesinde önem kazanmaktadır.

Özellikle insan gücünün kalitesini/niteliklerini artırmaya yönelik “öğretmen yetiştirme politikaları”nın yeniden yapılandırılması çok önemlidir. Eğitimimizde birçok yenilikçi karar alınmasına rağmen öğretmen yetiştirme sistemimizde, insan faktörünü (öğretmen, öğrenci, yönetici, veli vb.) gelecek yüzyıla hazırlayacak vizyoner/reformist anlayıştan ve inançtan söz etmek mümkün değildir.

Son on yılda eğitime erişim fırsatlarının artırılması anlamında da önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Bu gelişmenin önemli nedenlerinden birinin ekonomik büyüme olduğunu ve teknolojideki hızlı ilerlemenin de bu gelişmeye katkı yaptığını görebiliyoruz.

On Yılda Eğitimde Yaşanan Değişikliklerden Bazıları:

•             İlköğretim müfredatı değiştirilerek eleştirel düşünme, problem çözme, yaratıcı düşünce, bilimsel araştırma, girişimcilik, iletişim, bilgi teknolojileri üzerine kurulu yapılandırmacı yaklaşım aşamalı olarak getirildi. İlköğretim ile başlayan süreç ortaöğretim programlarının da sadeleştirilmesine, yatay ve dikey planlamalar doğrultusunda değişikliğe gidilmesine neden oldu.

•             Ortaöğretime geçiş sistemi 4-5 kez değişikliğe uğrayarak LGS, OKS, SBS, TEOG gibi adlar altında düzenlemelere gidildi, sınav ve sınav başarısını öne çıkaran yaklaşımlar çoğu zaman en doğrusunu bulma çabası olarak algılanmadı.

•             Yıllar içerisinde meslek lisesi öğrencilerine alanları ile ilgili iki yıllık meslek yüksekokullarına sınavsız geçiş hakkı verildi.

•             Üniversiteye girişte sorun olarak görülen katsayı farkı yıllar içerisinde azaltıldı ve geçen yılın sonunda kaldırıldı.

•             Okul öncesinden ortaöğretime kadar radikal kararlar ve uygulamalar kısa zaman dilimlerinde uygulamaya kondu. Gelinen noktada 4+4+4 uygulamasıyla zorunlu eğitim 12 yıla çıkarıldı. Böylece ortaöğretim de 4 yıla çıkarılmış oldu.

•             Zorunlu derslerin saati azaltılarak seçmeli derslere ağırlık verildi. 40-45 saat olan haftalık ders yükü 4 yıllık ortaöğretim nedeniyle 30-35 saate düşürüldü.

•             Anadolu liselerinde, hazırlık sınıfları kaldırılarak bazı derslerin yabancı dilde öğretimine son verildi. Sadece Galatasaray, Kadıköy Anadolu Lisesi gibi 5-6 okulda hazırlık sınıfı uygulaması devam ettirildi.

•             Lise türleri azaltılarak ortaöğretimdeki 100’e yakın okul çeşidi önce sayı olarak 15’e indirildi. Genel lise, fen lisesi, sosyal bilimler lisesi ve Anadolu lisesi dışında pek çok okul birleştirildi. Geçen yıl ise tüm genel liseler Anadolu liselerine dönüştürülerek okullar arasındaki bu farklılıklar daha da daraltıldı.

•             22 Kasım 2010 tarihinde Fatih (Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Projesi) başlatıldı fakat amaçlanan yaygınlaştırma gerçekleştirilemedi.

•             Özellikle üniversiteye geçiş sistemi birkaç kez değiştirildi. Tek sınav uygulamasından iki basamaklı sınava, iki basamaklı ve tek günlük sınavdan farklı derslerin sınavlarına ve iki haftaya yayılan sınavlara geçildi.

•             Ortaöğretime ve üniversiteye geçiş sınavlarında ortaöğretim başarı puanının etkisi düzenlenerek bireysel başarının değerlendirildiği bir puanlama sistemine dönüş yapıldı.

•             Eğitim ve öğretim süreçlerinde öğrencilere serbest kıyafet uygulaması getirildi, sonra bu uygulama velilerin kararına bırakıldı.

•             Eğitimin finansmanı açısından 2014 yılı için yönetim bütçesinde MEB’in payı yine en yüksek bütçe payıyla 55 milyar 704 milyon 817 bin 610 TL olarak yer aldı. Ancak okullar arasında nitelik ve nicelik farklarının bu bütçeye rağmen kapatılmasının zor olduğu da bilinmektedir.

•             Dershanelerin okula dönüştürülmesi süreci de bu dönemde yasayla zorunlu hale getirildi. 2015 Eylül ayına kadar faaliyetine devam edecek olan dershaneler, üzerinde çokça durulan konuların başında geldi.

•             PISA ve TIMSS gibi öğrenci başarılarını değerlendiren uluslararası sınav uygulamaları sonuçları ile eğitim sistemimiz sorgulanmaya başlandı ve bu sınavlarla eğitimde uzun vadeli planlamaya önem vermemiz gerektiği ortaya çıktı.

•             Ülkemizin okul öncesi eğitiminde çocukların 5 yaşta okula başlama oranı en düşük olan ülkelerden biri olma özelliğini son on yıl içinde değiştirmek için çeşitli önlemler alınmaya çalışıldı, ancak hedeflenen yüzde yüz okullaşmaya henüz ulaşılamadı.

Yukarıda sözü edilen konular, son on yılda yaşanan çok sayıda radikal değişiklikten sadece birkaçıdır.

Değişimi yönetme, doğru biçimde şekillendirme ve yeniden yapılanma süreci; kısa, orta ve özellikle uzun vadeli planlanmış doğru politikaları gerektirir. Bu politikaları uygulamak adına alınacak kararların karşılaşılan sorunlara geçici çözümler getirmekten öte doğru tespit edilmiş ihtiyaçları karşılamayı amaçlaması ve istikrarlı olması gerekir.

Okullarımızda ölçme değerlendirme, program geliştirme ve performans değerlendirme birimleri oluşturulup bunlardan niteliksel-niceliksel objektif verilere dayalı çıktılar sağlanmalıdır. Ancak bu çıktılara dayalı olarak şeffaf ve hesap verilebilir bir kurum kültürü yerleşebilir, eğitim kurumlarında ve öğrenme ortamlarında nitelik yükseltilebilir.

Alınan hızlı ve anlık kararlar, biz eğitimcilerin, velilerin, öğrencilerin planlanmış yaşantılarını zorlaştırmakta, sistematik düzenlemeler yapmamıza engel olmakta, gündemi takip etmemizi zorlaştırmaktadır. Değişikliklerin 21. yüzyıl becerilerini öğrencilerimize kazandıracak şekilde rasyonel planlamalar çerçevesinde sürdürülebilir uygulamalarla gerçekleştirilmesi ve yaygınlaştırılması gerekmektedir.

Bu gelişmeleri takip ederken, doğru tespitlerle eğitim dünyasını doğru yönlendirebilmek ve rehberlik edebilmek büyük önem kazanıyor. Medyada, yayın hayatında zorlu bir süreç olan dergiciliğe ilişkin kalıpları zorlayarak değiştirmek için bilinçli ve kararlı bir çaba gösteren ve 10. yılını kutlayan +eğitim dergisi, eğitim hizmetinde öncü olarak biz eğitimcilere ve velilerimize ışık tutmakta, böylece geleceğin bilinmez dünyasına insan yetiştirmeyi hedefleyen eğitimciler olarak bizlere bu inşa sürecinde destek olmaktadır. Zor bir görevi yürütmekte olan +eğitim dergisini kutlar, eğitim dünyasında nice on yıllar dileriz.

Mehmet Güneş

Terakki Vakfı Okulları

Genel Müdürü

Bu yazı 16 Haziran 2014 tarihinde www.eğitimtercihi.com adresinde yayımlanmıştır.