Sorun Çözebilen Bireyler Yetiştirmek

3479

Yazan:
Psikolojik Danışman Yelda Arslan Baştımar
Psikolojik Danışman Filiz Koçak

“Bir varmış, bir yokmuş… Güzel, güneşli bir günde, masallar diyarında tatlı mı tatlı bir prens ve prenses dünyaya gelmiş. Varlıkları tüm ülkede bir bayram havası yaratmış. Çok istenerek dünyaya getirilen bu çocuklar, sevgiyle büyütülmüşler. İhtiyaçları her zaman ailelerinin öncelikleri arasında yer almış. Konuştuklarında dinlenmişler, sevdikleri yiyeceklerle beslenmişler, odaları onları geliştirecek oyun ve oyuncaklarla bezenmiş, iyi eğitim almaları yönünde tüm imkânlar seferber edilmiş, mutlu olmaları çok önemsenmiş. Onları mutsuz edebilecek her sorun bir şekilde ya önlenmiş ya da onlar adına çözülmüş. Prens ve prenses hayatları boyunca çok ama çok mutlu yaşamışlar… Mı acaba?”

Değerli okurlar, yukarıda anlatılan masal sizde neler çağrıştırdı? Gerçek hayatla ilişkilendirdiğinizde size tanıdık gelen noktalar oldu mu? Çocuklarımız, hayatımızdaki en değerli varlıklarımızdır. Ebeveynlik içgüdüsü ile ister istemez onları korumaya, kollamaya, yaşayabilecekleri sorunları önceden öngörüp çözmeye çalışırız; ancak bu tutumumuzla ne kadar doğru yapıyoruz? Karşılaşabilecekleri tüm sorunları önlemeye ya da onlar adına çözmeye çalıştıkça onların sorun çözebilme fırsatlarını ellerinden alıyor ve maalesef onları güçsüzleştiriyoruz.

Yaşımız ne olursa olsun, her gün anlamamız ve karşılık vermemiz gereken sayısız sosyal etkileşimde bulunuyoruz.  Bunlardan bazıları da sorun çözme becerilerini kullanmamızı gerektiriyor. Çocuklarımızdan da zaman zaman, “Bugün benimle alay ettiler. “Beni oyuna almadılar.”, “Ödevimi evde unuttum.” gibi yakınma ifadelerini duyabiliyoruz. Peki, bu durumlara nasıl müdahale etmeliyiz?

Sorun Çözebilen Çocukların Ortak Özellikleri

Bizi başkalarından ayıran, biricik kılan mizacımız, becerilerimiz, sergilediğimiz tutum ve davranışlarımızdır. Tez canlı olmak, çabuk öfkelenmek gibi kimi özelliklerimiz zaman zaman sorun yaşamamıza zemin hazırlarken, kimi özelliklerimiz ise sosyal ilişkilerimizin gelişmesi ve daha anlamlı hale gelmesini sağlar. Aşağıda sıralanan özellikler de, sorunlarını etkin çözebilen çocukların ortak özellikleri olarak araştırmalarda yer almaktadır.

Karşı tarafın ne yaşadığına önem vermek: Benmerkezci tutumdan sıyrılıp karşı tarafın ne yaşadığına önem veren çocuklar, onların gözünden de yaşanan sıkıntıyı görmeye çabalarlar. Empati becerisi ile destekledikleri bu tutumları, onların sorunları anlamalarını ve uygun tepki vermelerini sağlar.

İyi niyetini korumak: İyi niyetini koruyan çocuklarda, karşı tarafa yüklenmeden önce onu anlamaya çalışma, ortak bir nokta bulabilme, iki tarafın da kazanabileceği çözümler üretebilme ve sorundan çok çözüme odaklanma yaygındır.

Duygularını ifade edebilmek: Yaşadığı duygu ne olursa olsun, bunu içtenlikle ve rahatça ifade edebilen çocukların sorun çözme konusunda akranlarına oranla daha başarılı oldukları bir gerçektir. Duygularını beden dili veya kelimelerle ifade edebilen çocukların, yanlış anlama ve anlaşılma ihtimalleri azalır. Sorunların çözümünde aktif rol oynarlar.

Daha önceden başarılı sorun çözme deneyimine sahip olmak: Sorun çözmede kullanılan yöntemlerin işe yarıyor oluşu, çocuğun bir sonraki sefer karşılaştığı sorun durumuna daha iyimser yaklaşmasını sağlar. Kendi yöntemlerinin işe yaradığını gören çocuk, saldırgan veya dürtüsel tepkiler yerine, çözüme yönelik yöntemler seçer.

Kendine ve becerilerine güvenmek: Çocuklar sorun çözdükçe özgüvenleri tazelenir ve kendilerini olaylar üzerinde daha yetkin hissederler. Yetkin hissettikçe de sosyal ilişkilerinde ve yaşadıkları sorun durumlarında kendilerini daha rahat ortaya koyarlar.

Olumlu davranışı olumsuza tercih etmek: Olumlu davranışlarla ilgi almayı tercih eden çocukların, sorun çözmeye daha hazır oldukları bilinir. Eğer çocuk, uygun olmayan davranışları ile dikkat çekmeyi tercih ediyorsa yaşanan her sorun onun için kendini ortaya koyduğu bir sahneye dönüşür. Oysaki olumlu davranış sergileyerek benliğini geliştiren çocuklar, sorunlarını çözerek olumluluklarını sürdürürler.

Sorun çözme becerisi zayıf olan çocukların özelliklerine baktığımızda ise aile ve akranları ile yeterli iletişim kuramama, kendini yeterince ifade edememe, bir gruba ait hissetmeme, sabredememe, hazzı erteleyememe, zaman planlamasında güçlük yaşama, karar alıp eyleme geçmede zorlanma gibi durumlara rastlayabiliriz.

Günümüzde daha çok karşımıza çıkan bağımlılık sorunları da (alkol, madde, internet, yeme, alışveriş vb) genellikle yukarıda saydığımız nedenlere bağlı olarak bireyin sorunlarını çözemediğinde, kaçıp başvurduğu bir alışkanlığa dönüşebilmektedir. Şunu da unutmamak gerekir ki, hepimiz zaman zaman yukarıda ifade edilen davranışları gösterebiliriz. Burada önemli olan, bu durumu tolere edebilmek ve olumsuz duyguda takılı kalmayarak devam edebilmektir. Bağlı ama bağımsız bir birey olabilme yolunda Doğan Cüceloğlu’nun da dile getirdiği gibi kişinin beş varoluş boyutunu tamamlamış olması ve şu mesajları alması gerekmektedir:

1-) İyi ki varsın.

2-) Seni olduğun gibi kabul ediyorum.

3-) Sevilmeye layıksın.

4-) Değerlisin, biricik ve teksin.

5-) Güçlüsün, üretebilir ve başarabilirsin.

Bu basamakları doğru zamanda ve doğru mesajlarla tamamlayan bireylerin sorun çözme becerileri için gerekli alt yapıyı da sağladıkları öngörülmektedir.

“Problemler, onlarla nasıl başa çıkacağınızı bilirseniz, iyiye kullanabileceğiniz fırsatlardır.” Henry J. Kaiser

Araştırma Sonuçları

Aşağıda yer alan araştırma sonuçları etkili sorun çözme becerileri ile; bilişsel yeterlilik, cinsiyet, yaş ve sağlıklı aile iletişimi arasında anlamlı bir ilişki olduğunu göstermektedir.

  • Okul öncesi çocuklar üzerinde yapılan bir araştırmada, çocukların kişilerarası problem çözme test puanları ile okula hazır oluşlukları arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Yer, zaman, miktar ve sınıflandırma gibi kavramlar, çocukların düşünme becerilerinin temelini oluşturur. Çocuklar kavramlar aracılığı ile nesneler arasındaki ilişkileri, kişilerin yerlerini ve özelliklerini, olayların sırasını anlayabilirler. Bu da, onların yaşanan problemlerin çözümünde daha başarılı olmalarına katkı sağlar. Bunun yanında yüksek oranda problem çözen, sosyal davranışlarda uyumlu olan çocukların, kişilerarası problemlerde çok çeşitli çözüm ürettikleri saptanmıştır. (Yoleri, 2014)
  • 9-11 yaşındaki çocuklarla yapılan bir araştırmaya göre; kızların nesne edinme (istediğini elde etme) ve arkadaş edinme durumlarında erkeklere göre daha fazla çözüm ürettikleri bulunmuştur. 10 ve 11 yaşındaki çocukların, 9 yaşındaki çocuklara göre nesne edinme durumunda daha fazla çözüm ürettikleri problemin çözümü başarısız olduğunda problem durumunu çözecek yeni stratejiler oluşturmada daha başarılı oldukları saptanmıştır. (Arı ve Yaban 2012)
  • Lise öğrencileriyle yapılan bir araştırmaya göre ise, cinsiyet, okul türü, yaş, babanın işi, bireyin sorunlarını konuştukları ve anlaşıldıkları kişilerin kimler olduğu değişkenleri problem çözme becerilerini değerlendirmede fark yaratmaktadır. Araştırmada elde edilen bulgulardan birisi de, arkadaşlarının yanı sıra ana babalarının kendilerini daha iyi anladığını düşünen gençlerin problem çözme becerilerinin daha iyi olduğu biçimindedir. (Korkut, 2002)

Çocukların Sorun Çözme Becerisini Geliştirmek İçin Anne Babaların Yapabilecekleri

Sorunları Kişisel Gelişim Adına Fırsat Olarak Görün: Anne babalar olarak sorun durumlarına karşı takındığımız tutum ve davranışlar, çocuklarımızın bakış açısının temelini oluşturur. Eğer biz yetişkinler sorunlar karşısında telaşlanır, kaygılanır ya da öfkelenirsek, çocuğumuz da böyle davranmayı öğrenir. Çocukların, sorun çözme deneyimleri arttıkça, psikolojik olarak da güçlendikleri ve yapabilirliklerine olan inançları artar.

Yeterince Müdahale Edin: Bebekliklerinde elbette çocuğumuzun her sorununu üstlenir ve çözmeye çalışırız; ancak çocuğun yaşının ilerlemesiyle birlikte bu sorumluluğun yavaş yavaş, yaşı ve yeterlilikleriyle orantılı olarak, ona devredilmesi gerekir. Küçük yaşta çocukların kendi sorunlarını çözmelerine fırsat verilmesi, ergenlik çağına geldiklerinde kendi ayakları üzerinde durmalarını sağlar. Ergenlik çağına gelindiğinde ise anne baba, yardım ve destek gerektiğinde danışılan bir gözlemci konumuna gelmelidir.

Sorunlar ve Alternatif Çözümlere Dair Farkındalık Yaratın: Yaşamın her anı içinde sürpriz sorunlar barındırabilmektedir. Gece yarısı eve geldiğinizde evin su bastığını görmek, bir mağazada kasaya vardığınızda cüzdanınızı evde unuttuğunuzu fark etmek,  tam işe gitmek üzereyken çocuğunuza bakacak kişinin hasta olup gelemeyeceğini öğrenmek gibi. Sadece çocuklar için değil, biz yetişkinler için de ani karşılaşılan durumlara kolay adapte olabilmek ve hızlıca uygun çözüm yolları üretebilmek önemlidir. Çocukların hangi sorun durumunda en uygun tepki ya da tepkiler ne olacağı konusunda düşünsel bir pratik yaşamaları gereklidir. Bu amaçla eğitici kitaplardan, uyarlayacağınız hikâyelerden, yaşına uygun filmlerden, oyunlardan yararlanabilir, sohbetler yapabilirsiniz.  Bir filmi birlikte seyretmek, bir kitabı ona okumak ya da büyük yaş grubunda aynı kitabı okumak ardından kitap üzerine konuşmak, çocuğunuzun bazı dersler çıkarmasına yardımcı olacaktır. Küçük yaş grubunda “Filmdeki / kitaptaki kahramanın yerinde sen olsan ne yapardın?”, “X kitabındaki Y karakteri bu hikayeye dâhil olsaydı nasıl davranırdı sence?” benzeri sorular alternatif fikirler üretmelerine katkı sağlayacaktır.

Sorun Çözme Yöntemini Öğretin: Anne baba olarak yapabileceğimiz ilk şey, çocuklarımızın yaşadıkları sorunlarla ilgili öncelikle onları dinlemek ve anlamaktır. Sonrasında ise, sorun çözme yöntemini kullanarak adım adım çözüm bulma yolunda çocuğumuza destek olmaktır. Problem nedir? Çözüm yolları neler olabilir? Her çözüm için kendine sor. (Güvenli mi? Başkaları bunun hakkında ne hissedebilir? Adil mi? İşe yarayacak mı?”) Çözüm yollarından birini seç ve uygula. İşe yaradı mı? İşe yaramadıysa ne yapabilirim? Bu süreçte önemli olan, her basamakta çocuğunuza doğru sorular sorarak ve onu düşündürerek çözüm üretmesini sağlamaktır. Doğruluğuna inandığınız çözüm yolunu çocuğunuza empoze etmek o an için sorunu çözebilir ama onun değerli bir yaşam deneyimi kazanmasını engeller. Her koşulda sabırla onun kendi çözümlerini bulup uygulamasına yardımcı olmanız geliştirici olur.

Çocukluğunuzdan Anılar Paylaşın: Kendi yaşam deneyimlerinizden ve anılarınızdan örnekler vermeniz, anekdotlar paylaşmanız çocuğunuz üzerinde “Annemin de / babamın da başına benzer şeyler gelmiş.” duygusu yaratarak onu rahatlatır, durumu normalize etmesini kolaylaştırır.

Yaşadıkları Üzerine Düşündürtün: Ne olsaydı böyle sonuçlanmazdı?”, “Başka nasıl davranabilirdiniz?”, “Tekrar benzer bir sorunla karşılaşsan neyi farklı yapardın?” gibi sorularla onu düşündürtmeniz, olaylar üzerindeki etkisine dair ayna tutmanız, çocuğunuza etkin sorun çözme yöntemleri ile ilgili bir farkındalık ve bilinç kazandırır.

Sorumluluklarını Arttırın: Sorumluluk sahibi çocuklar sorunlarını çözme konusunda daha rahat inisiyatif kullanırlar. Bu nedenle yaşa uygun sorumlulukların çocuğa veriliyor olması çok kıymetlidir.

Aile Toplantıları Düzenleyin: Duyguların paylaşıldığı, sorunların dile getirildiği periyodik “Aile Toplantıları” düzenleyebilirsiniz. Bu tür toplantılar çocuklarda, düşüncelerine değer verildiği duygusu yaşattığı gibi sorunlarını gönül rahatlığı ile sizinle paylaşmalarını da sağlar.

Karar Alma Fırsatları Yaratın: Hayatları ile ilgili yaşına uygun kararları alabilme şansı edinmiş çocuklar, kendi sorunlarını çözme konusunda da daha istekli, güvenli ve yetkin olurlar.

Sosyal Becerilerini Geliştirin: İlişki kurabilme, sürdürebilme, sabredebilme, sırasını bekleyebilme, dürtülerini kontrol edebilme ve kendini sakinleştirebilme becerileri (ortamdan uzaklaşma, tepki vermeden önce içten 10’a kadar sayma, nefes egzersizleri vb.) güçlü olan çocukların sorun çözme becerilerinin de gelişmiş olduğu gözlemlenmektedir.

Onu Cesaretlendirin: Olayları sorgulama, soru sorma konusunda onu ne kadar cesaretlendirirseniz, analiz, sentez yapabilme ve yaşamı anlamlı kılma konusunda ona yol göstermiş olursunuz.

ÖNERİ KİTAPLAR

“Ben Problem Çözerim” Prof Dr Belma TUĞRUL, Morpa Yayınları

“6 ile 18 Yaş Çocuklarıyla Sorunları Çözmede 5 Aşama” Phillip MOUNTROSE, Kariyer Yayınları

KAYNAKÇA

Arı, M. ve Yaban, E.H. (2012). 9-11 Yaşındaki Çocukların Sosyal Problem Çözme Becerilerinde Cinsiyet ve Yaş Farklılıkları. Hacettepe Üniversitesi, Eğitim ve Bilim, Cilt 37, Sayı 164.

Cüceloğlu, D. (2015). İçimizdeki Çocuk. Remzi Kitabevi, İstanbul

Gordon, T. (1996). Aile İletişim Dili. Sistem Yayıncılık, İstanbul.

İnternet Alıntısı, http://www.guncedanismanlik.net/images/stories/bultenler/2009_10.pdf

İkinci Adım Sosyal-Duygusal Becerileri Geliştirme ve Şiddeti Önleme Programı Posteri, (Second Step, Committee for Children, 2002)

Lindenfield, G. (1997). Kendine Güvenen Çocuk Yetiştirme. HYB Yayıncılık, Ankara.

Korkut, F. (2002). Lise Öğrencilerinin Problem Çözme Becerileri. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 22; 177-184

Yoleri, S. (2014). Okul Öncesi Çocukların Kişilerarası Problem Çözme Becerisi ve Kavram Gelişimi Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Uşak Üniversitesi, Eğitim ve Bilim, Cilt 39, Sayı 173