[tag-cloud-fx][/tag-cloud-fx]
Değişim, dünya için artık kaçınılmaz bir olgu ve yaşam boyu öğrenmek de değişimin en vazgeçilmez parçası; dijital çağın gitgide artan kültürel çeşitliliği sayesinde insan, rotasını dünyaya çevirerek çevresindeki değişimlerin bir parçası haline geliyor ve küreselleşen dünya, toplumların zihnini şekillendirirken, bakış açısını da genişletmeye başlıyor. Yani, insanın diğer toplumlardaki gelişmelere tanık olması ve sorumluluk bilinciyle farklı yaklaşımları benimsemesi, bireyin bir bütünlük içinde düşünebilmesine neden oluyor. Böylece küresel dünya toplumlarını bir arada tutan bağlılık, bütünün bir parçası olduğumuzu algılayabilmemiz ile ortaya çıkıyor; farklı değerler ile gelişen toplum bireyleri, farklı kültürlerin de var olduğunu kabullenerek uluslararası bir zihniyet geliştirmeye başlıyor.
Kendi kültürüyle beslenerek uluslararası farklılıkların içinde gelişmeye başlayan birey, uluslararası bir köprü kurarak sınırlar ötesinde bir yolculuğa çıkıyor. Ancak, toplumların arasındaki etkileşimi sağlayan bu köprü, küresel dünyanın en önemli unsuru “eğitim” ile ayakta duruyor. Bu nedenle Terakki, öğrencilerini küresel ortama taşıyarak onu değişimin sürekliliğine hazırlamayı hedefliyor.
İlk yazıda da belirttiğimiz gibi, sosyal ağların bilgi akışındaki kolaylaştırıcı etkisiyle toplumlar arası iletişim güçleniyor ve sınırlar artık bir engel olmaktan çıkıyor. Ulusal kimlikler ise, toplumlar arasında gerçekleşmeye başlayan etkileşim sayesinde küresel vatandaşlık boyutu kazanıyor. Böylece dünyanın farklı noktalarında büyüyen kültürler, anlaşabilmenin yollarını arayarak birbirini tanımaya başlarken, küresel dünya “insan”ın çevresinde dönerek toplumları birbirine bağlıyor ve evrensel bir dil ile yaşamları ortak bir noktada buluşturuyor. Artık her bir adım, küresel dünyanın bilinmezliğine doğru atılıyor ve kültürler arası anlayış, sadece evrensel bir dil ile sağlanıyor. Uluslararası zihin ve kültürler arası anlayışı dilin zenginliği üzerine kuran International Baccalauerate (IB www.ibo.org), iletişim için içgüdüsel olan dil’in küresel bir ihtiyaç olduğunu vurguluyor.
IB eğitim yaklaşımındaki sınıf ortamı ve bu ortamda öğrencinin bilişsel süreçlerine yapılan katkıyla birlikte dil ve kültürün rolü, uluslararası bakış için düşünce, söz ve eylem birliğinin kapılarını aralıyor. Tek dilli ve tek kültürlü bir eğitim, öğrencileri küresel bir toplum için yetiştirmeye ne yazık ki yeterli görünmüyor. Kültürel bir araç olan dil, insan ilişkileriyle örülen uluslararası etkileşimi her geçen gün yeniliyor ve kuvvetlendiriyor. Öğrencilerin yarının dünyasına hazırlanmasına yardımcı oluyor.
Küresel sınıfta farklı kültürel ve bilişsel özellikleri olan öğrenciler etkileşimi arttıran öğrenme ortamlarında uluslararası bakış açısıyla daha geniş bir dünyaya açılıyorlar.
Öngörülemez olan gelecek, uluslararası anlayışın ilke ve değerlerini kabul edip hayata geçiren bireyler tarafından şekillenecek gibi duruyor.
Eğitim Değişiyor Düşünceler Evrenselleşiyor yazısını okumak için tıklayınız.